Emek

Metalde Toplu İş Sözleşmesi sendikalar ile bakan arasında

Birleşik Metal-İş’e bağlı binlerce işçiyi bağlayan Toplu İş Sözleşmelerinin tıkanması sonucu grev kararı alınmıştı.

20 Ocak’ta Birleşik Metal-İş üyesi 2200 metal işçisinin 13’ü fabrika olmak üzere 26 iş yerinde başlattığı grev, Bakanlar Kurulu tarafından OHAL gerekçesiyle yasaklanmıştı.

Grev, ilk günden itibaren fabrikalarda yankı bulmaya başlarken, devlet bir gece yarısı Bakanlar Kurulu kararı ile önce Asil Çelik grevini yasakladı. Yasak jet hızıyla alındı ve jet hızıyla onaylandı ve resmi gazetede yayımlandı.

Ardından ise diğer fabrikalardaki grevler aynı hızla yasaklandı. Ağır çekimde “ilerleyen” meclis, ne zaman kendi düzenlemesini” yapmak istese ya da ne zaman kendini kurtaracak bir yasa çıkaracak olsa bakanlar aynı hızla toplanıveriyor, her şey jet hızıyla sonuçlanıyor.

Grev yasağı Resmi Gazete’de kendini şu gerekçe ile buldu “Bazı işyerlerinde Birleşik Metal İşçileri Sendikası tarafından alınmış olan grev kararının milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğünden ertelenmesi hakkındaki ekli kararın yürürlüğe konulması 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 63’üncü maddesine göre Bakanlar Kurulunca 19/1/2017 tarihinde kararlaştırılmıştır”. Dikkat edilirse grev yasağı ertelenme adı altında yapılan grevin tamamen yasaklanmasıdır. “Grev erteleme” diye bir kavram, bir olay olmadığı halde “yasak” kavramını kullanmadan grevi “çaktırmadan” yasaklamış oluyor.

 

Grev yasağı AKP’de “alışkanlık” halini aldı

Diğer taraftan AKP grev yasakları OHAL’i bahane ederek alışkanlık haline getirdi. AKP iktidarı ise 12 Eylül darbecilerinin yasaklarına sık ve keyfi bir biçimde başvurarak toplu sözleşme uyuşmazlıklarında grev hakkının kullanılmasını Bakanlar Kurulu kararları ile engellemeyi alışkanlık haline getirdi. AKP iktidarı son yıllarda lastik, petro-kimya, cam, metal gibi temel sektörlerde alınan bütün grev kararlarını “milli güvenliğin, halk sağlığının riske girmesi”  gerekçesi ile yasakladı.

Ancak yasaklama çok bir işe yaramadı ve metal işçileri oylamada grevi sürdürme kararı alarak yasağı deldi. Fabrikaları adeta işgal eden işçiler, üretimden gelen güçleri olan grevi fiil olarak sürdürerek gösterdi.

Grev yasağının işçilerin kararlılığı karşısında işe yaramadığını anlayınca bu kez bakan direk araya girerek patron sendikadan ve Birleşik Metal-İş’ten görüşme talep etti.

Fabrikalarda grev yasağı delinmiş ve fiili meşru mücadele yöntemini devreye sokan işçiler grevi halayları ile uygulamaya koymuşken devletin bakanı olaya “el atarak” görüşme talep etti.

İşçiler adına 23 Ocak Pazartesi günü akşam saatlerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı her iki sendikayı görüşmeye “davet etti” ancak davetin şartının fabrikalarda süren grevin sonlanması olması ve görüşmelerin öyle yapılması dikkat çeken bir noktadır. Yapılan görüşmede adı geçen işletmelere bağlı fabrikalarda çalışan yaklaşık 2.200 üye için 2016-2018 dönemini kapsayan iki yıllık toplu iş sözleşmesinde “anlaşmaya” varıldığı duyuruldu.

 

İşçi sınıfından duyulan korku haklı bir korkudur!

İşçilerin kararlı direnişi ile masaya oturanlar işçiler adına taleplerin tam olarak karşılanması için mi anlaştı? Bu soru işareti duruyor önümüzde. Çünkü işçilerin grevi büyütmesi, delinen grevin dalga dalga yayılması milli güvenliği değil ancak “milli” iktidarı tehdit ederdi. Keza o noktaya evrilmemeli, müdahale edilerek taleplerin bir kısmı kabul edilmelidir. Aksi yönde iktidar sarsılacaktı, oysa delinen grev yasağı iktidarı sarmaya yetmiş, işçi sınıfından duyulan korku bir gece yarısı alınan yasakla, bakanın araya girerek görüşme talep edilmesi ile su üstüne çıkmıştı.

Birleşik Metal-İş Sendikası görüşmeleri “İmzalanan sözleşme grev yasaklandığında gelinen noktadan daha ileri kazanımlar içermesi açısından da bir ilktir” şeklinde yorumlamaktadır ancak işçilerin ortaya koyduğu irade es geçilmiştir.

İktidar bu korku ile hareket ediyor keza korkusunda haklıdır, çünkü ekonomik krizin derinleştiği/derinleşeceği bugünlerde fabrikalarda çıkan isyan bir domino taşı görevi görerek yayılırsa bu korkunun ecele bir faydası olmayacaktır. İşçi sınıfının yakalayacağı çıkışı hiçbir “milli” iktidar durduramayacaktır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu