Manşet

İstanbul/Avrupa Yakası YDG: Deneyimlerimizden Öğrenerek Yürüyeceğiz!

Faşist TC devletinin örgütlü halk gençliğine yönelik yürüttüğü baskı, gözaltı ve tutuklama terörü kapsamında birçok devrimci, demokrat ve yurtsever faşizmin hedefi konumuna getirilmiş, devletin faşist uygulamalarına maruz kalmıştır. Yaşanan devlet terörü sürecinde birçoğu ya infaz edilmiş, ya ölümle tehdit edilip ajanlaştırılmak istenmiş, ya delil olmaksızın hukuksuz bir biçimde tutuklanmış yada gözaltında kaybedilmek istenmiştir. 90’lı yıllarda ki uygulamaları aratmayan AKP, gençliğin örgütlü gücünü yok etmek adına her türlü faşist uygulamayı hayata geçirmiş, TC’nin katliamcı geleneğini sürdürdüğünü kanıtlamıştır.

Faşist devlet terörü furyasından YDG’de payına düşeni almıştır. Birçok alanda özellikle seçim sürecinde aktif faaliyet yürüten YDG’liler terör örgütü üyeliği ile gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır. Halk gençliğinin örgütlü mücadelesinden o kadar çok korkuyorlar ki, YDG ile yeni ilişkiye girenleri dahi baskı altına alarak örgütlü mücadeleden daha yolun başındayken uzaklaştırmaya/soğutmaya çalışmaktadırlar.

Faşist terör süreci boyunca birçok defa saldırıya maruz kalmamıza rağmen yine dimdik ayaktayız, daha öfkeli ve daha bilinçli bir şekilde halk gençliğini örgütlemeye, onlara bilinç katmaya devam ediyoruz.

Yaşanan devlet terörü sürecinde Cizre’de 4 YDG’li tutuklanmış, fotoğraf makinesi ise delil gösterilerek devletin adalet(!) sisteminin bir kez daha halk nezdinde yerlerde süründüğü görülmüştür. Düşünün ki artık fotoğraf makinesi taşımak bile örgüt üyeliği suçlaması ile tutuklanmaya yetebiliyor. IŞİD’in üst düzey yetkilileri metropollerde ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşabiliyorken, bu çeteler tarafından her an bir bomba patlatılabileceği ihtimali kuvvetliyken, devlet bu çetelere değil devrimcileri saldırıyor, çeteleri değil halkı kendi hedefi konumuna getiriyor.

Gözaltına alınan IŞİD’liler kelepçesiz evlerinden alınıyor, bu da yetmezmiş gibi özür dilenerek serbest bırakılıyorlar. Bu bile faşist devletin IŞİD’i ne denli koruduğunu, sahiplendiğini kanıtlar niteliktedir.

Ülkede terör devletinin hâkimiyeti sürerken, yaşanan tutuklamalara karşı halk gençliğine duyarlılık ve bilinç kazandırmak adına Avrupa Yakası’nda çeşitli eylemler ve çalışmalar örgütledik.

Aylardır yoğun bir şekilde süren çalışmaların bizlere her yönüyle çok fazla deneyim kattığı aşikârdır. Tutsaklarla dayanışma süreci boyunca çeşitli eylemler ve çalışmalar örgütleyerek hem tutsaklar için duyarlılık kazandırdık hem de yeni alanlara açıldık. İlk kez Yenibosna ve Bağcılar’da örgütlü bir çalışma yürüterek bu alanda da varlığımızı hissettirdik. Ayrıca bu alanlarda bulunan okurlarımızı da harekete geçirerek hem inisiyatif kazandırdık hem de bu alanlarda sonra ki gündemler için çalışma yapabilecekleri bir ortam yarattık. Yeni ilişkilerin özgüven eksiklikleri de inisiyatif ve sorumluluk almaları ile kısmen giderilmiş oldu.

Çalışmalar örgütlediğimiz alanlardan biride Bakırköy oldu. Kitle desteği ile yoğun olarak karşılaşılan bir alan olan Bakırköy’de çalışmaların verimli geçtiği, yine yeni ilişkilerin inisiyatif ve sorumluluk duyularının geliştiği söylenebilir. Nitekim faşist TC polislerinin de bu alanda açılan standımıza saldırmaları boşuna değildir. Bu alanın önemi faşist TC tarafından da bilinmektedir. Tehditlerle saldırı düzenlenmeleri bu alanın halk gençliğine kapatmak istemelerindendir. Saldırı karşısında daha sonra tekrar yeni bir stant açılarak bu alanı terk etmeyeceğimizi de göstermiş olduk. Bu alanda sürecin başında yaptığımız bir yürüyüş ve basın açıklaması ile kitle bağımızı daha da güçlendirmiş olduk.

 

Kolektif Çalışma, Sosyal Medya…

İstanbul içerisinde belki de yoğunluk bakımından en ciddi anlamda üzerinde durulması gereken yerlerden biri de Taksim’dir. Devletin korku kapanlarından biri konumuna gelen Taksim’in devrimcilere yasaklanması boşuna değildir. 16 Ağustos’ta yapmak istediğimiz basın açıklamasına daha pankartımız açılır açılmaz saldırmaları, gerçekte devletin kazanılmış alanların, şehirlerin merkezlerini bize kapatma politikasının bir ürünüdür. En ufak bir eyleme dahi yüzlere polis ile engel olmaları, silah çekerek saldırmaları bunun kanıtı niteliğindedir.

ydg 1Ayrıca Şahintepe’de de stand çalışması yaparak bu alanda da ilk kez örgütlü bir çalışma düzenlemiş olduk.  Alan bakımından yürüttüğümüz verimli çalışmaların kaynağı kolektif çalışma tarzından gelmektedir. Yaptığımız hemen her çalışmada demokratik merkeziyetçilik anlayışı ile hareket etmemiz, kolektif olarak kararlar alarak bunu somut pratiğe dökmemiz aslında çalışmalarda ortaya çıkan verimliliğinin başlıca sebebidir. Asıl iş bu tarzı tüm alanlara yaymak ve egemen kılmaktır. Elbette bu bir anda olabilecek bir şey olmamakla birlikte, pratik faaliyet ile de aşılabilecek bir sorundur. Sorunun çözümü de gerçekte daha çok pratik faaliyet örgütlemek olduğu aşikardır.

Pratiğin kişiyi yetkinleştirdiği, inisiyatif ve sorumluluk kazandırdığı bir gerçektir. Bu gerçeklikle hareket etmekte bizim gücümüzün başlıca kaynaklarından biri olabilecek konumunda durmaktadır.

Çalışmalarımızda ortaya çıkan verimliliğin kaynaklarından biri de kuşkusuz sosyal medyadır. Çalışmalarımızı sosyal medya ile yayarak hem propaganda gücümüzü arttırdığımızı hem de çalışmalarımızı kitle ile buluşturduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu gücü doğru tarzda kullanmakta önemlidir. Tutsakları gerçekte halkın bu kadar çok sahiplenmesinin başlıca nedenlerinden biri de kuşkusuz sosyal medya üzerinden duyurulan çalışmalar, haberler, görsel çalışmalar olduğu bir gerçektir. Gezi İsyanı ile birlikte farkına varılan bu gücü devlet kendi eline alarak sürekli sansür uygulaması boşuna değildir. YDG resmi sayfasının tutsaklarla dayanışma sürecinde birçok defa kapatılması, web sitemizin engellenmesi sanal ortamın gücünü gözler önüne seriyor. Bu güç ne kadar etkili kullanılırsa verimi o kadar fazla olacaktır.

Mahkemeye katılım sağlamamızda önemli bir yerde durmaktadır. Sürecin başında bu yana hareketli bir dönem geçirip, bunu mahkemeye katılım ile taçlandırmamız bizler açısından olumlu bir adım oldu. Özetle şunları söylemek gerekirse; Tüm faaliyetçilerimizi yüzde 100 bir biçimde harekete geçiremememiz bir eksiklik olsa da Avrupa Yakası olarak iyi bir çalışma gerçekleştirdiğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz. Refleks kabiliyetimizin artması, yeni alanlara çıkılması ve yeni ilişkilerin özgüven ve inisiyatif kazanmaları olumlu sonuçlar olarak önümüzde durmaktadır. Özellikle kadın yoldaşlarımızın çalışma süreci boyunca ön plana çıkması, kadın inisiyatifininde ortaya çıktığını gösterdi.

Sonuç olarak; süreç bizler açısından gayet iyi geçti. Artı ve eksilerimiz bizlere iyi bir deneyim oldu. Önümüzde süreçlere daha örgütlü ve dinamik katılmak açısından bu deneyimlerin bizlere çok fazla şey katacağı da aşikârdır.

İstanbul/Avrupa Yakası YDG 

Kaynak: http://www.yenidemokratgenclik.org/

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu