GüncelMakaleler

SÖYLEŞİ | Gülistan Kılıç Koçiğit: “Kazanacağımızın Umudunu Büyütmemiz Gerekiyor!”

"Bizim beklentimiz; ne olursa olsun sonuna kadar halkımızın, devrimci güçlerin, demokrasi güçlerinin birbirlerine kenetlenerek bu süreci yürütmeleridir. En büyük destekçimiz halkımızdır"

Egemenlerin derinleşen krizi sürerken AKP-MHP iktidarının işgal saldırıları ve gözaltı, tutuklama dalgası içinde seçim süreci karşılanıyor. HDP, kapatılma saldırısı altında seçimlere kendi adayı ile gireceğini duyurdu.

Bizler hem HDP’nin sürece dair değerlendirmesi hem kapatılma süreci ve hem de seçimlere dair genel tablo üzerine HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit bir röportaj yaptık.

Koçyiğit HDP’nin ve Kürt halkının, devrimcilerin kesintisiz saldırılar altında, kapatılma süreci vb.ne hazırlıksız olmadığını dile getirerekBirçok provokasyon olabilir. Bizim beklentimiz, ne olursa olsun sonuna kadar halkımızın, devrimci güçlerin, demokrasi güçlerinin birbirlerine kenetlenerek bu süreci yürütmeleri” şeklinde konuştu.

– 2023 seçimlerine az bir zaman kaldı. Gerek iktidar gerekse de burjuva muhalefet cephesinden çeşitli adımlar atılıyor, açıklamalar yapılıyor. Diğer yandan gün geçmiyor ki gözaltılar ve tutuklamalar yaşanmasın. Özellikle partiniz HDP’ye, Demokratik Bölgeler Partisi’ne ve devrimci-ilerici güçlere yönelik… Buradan hareketle sizce seçimlere nasıl bir politik panoramada gidiyoruz?

– Bahsettiğiniz gibi hem Türkiye seçim sath-ı mailine girmiş durumda hem de bu seçimin oldukça kritik olması sebebiyle bütün güçler -hem burjuva siyaset açısından hem de muhalefet-, bizler açısından da sürece yüklendiğimiz bir dönemden geçiyoruz. Tabi AKP-MHP kanadı açısından da bu seçim çok kritik. Çünkü en nihayetinde bunu onlar açısından bir varlık-yokluk meselesi olarak değerlendirebiliriz. 2023 seçimini kaybederlerse çok büyük kaybetmiş olacaklar. Başka bir deyişle kaybedecekleri çok şey var ve bu anlamıyla seçimi kazanmak üzerine kurgulanmış durumdalar.

Biz zaten 7 Haziran’dan bu yana kesintisiz bir saldırı dalgası ile karşı karşıyayız. Özellikle de HDP olarak, Kürt halkı olarak Türkiye’de yaşayan muhalifler, devrimciler, demokratlar olarak kesintisiz bir saldırı altındayız. Ama halihazırda bu saldırı dalgasının bütün şiddetine rağmen iktidar istediğini alabilmiş değil. Çünkü karşısında direnen, teslim olmayan, ne olursa olsun mücadeleyi de devam ettiren bir toplum ve mücadele gerçeği var, bunu görmemiz gerekiyor. Bu anlamda faşizm henüz kurumsallaşamadıysa, AKP henüz istediğini alamadıysa ve biz bugün AKP’nin çözülüşünden ve gidişinden bahsediyorsak mücadelenin ve direnişin altını çizmemiz gerekiyor.

İktidar, 2023 seçimleri öncesi bu direnişi yok etmek istiyor yani kendilerince zayıflattıkları-sınırlandırmaya çalıştıkları bu mücadele hattını seçim döneminde tamamen bertaraf etmek istiyor. Örneğin HDP’yi kapatarak demokratik siyasetten tamamen tasfiye etmek istiyorlar. Kürt halkının iradesini sakatlamak istiyorlar ve tabi ki bununla beraber dört parça Kürdistan’da Kürtlere yönelik saldırılar; Rojava’ya yönelik işgal girişimi, Güney Kürdistan’daki savaşın daha da derinleşmesi meselesi var. Bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman, AKP savaş, şiddet, çatışma yoluyla seçimi bir kez daha kazanmak istediğini görtermiş oluyor, bu çok net ve açık.

Diğer yandan da yargı eliyle siyaseti dizayn etmek istemektedir. Örneğin HDP’yi kapatırlarsa, HDP denklem dışı kalırsa kendileri açısından büyük bir avantaj yaratacak ve 2023 seçimlerini tek başına alabileceklerini düşünüyorlar. Bunun için hazine yardımı kesildi ve şimdi adım adım kapatma süreci örülmeye çalışılıyor. Biz biliyoruz ki bu kararlar yargıdan bağımsız, tamamen siyasi bir tezgah, bir komplo.

Bir taraftan da Kobanê kumpas davası sürüyor. Oradan hızlı bir şekilde karar çıkarıp onu kapatma davasına gerekçe yapmak istiyorlar. Yani velhasıl bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman savaş-şiddet-çatışma-baskı-gözaltı-tutuklama-kapatma davası-yargı kumpası … Bütün bunların hepsini seçimi kazanmak için AKP-MHP’nin yaptığını çok iyi biliyoruz. Bizim olduğumuz bir denklemde; HDP’nin, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın olduğu bir denklemde AKP’nin kazanma şansı yok, onun için ne olursa olsun bizi denklem dışı bırakmak istiyorlar. Ve tabiki bizimle “6’lı Masa”nın bir ortak aday etrafında buluşmasını engellemeye dönük de özel statejileri var.

 

“HDP’nin kapatılması, AKP’nin ideolojik saldırısıdır!”

– HDP’nin kapatılması süreci nasıl ilerliyor? Ve partinizin kapatılması durumunda nasıl bir yol haritası izlenecek?

– HDP, 7 Haziran 2015’teki o muazzam zaferi ile sistemin taşlarını yerinden oynattı. Biz 7 Haziran 2015’ten beri ifade ettiğim gibi sürekli bir saldırı dalgasıyla, baskı politikası ile karşı karşıyayız. Eş genel başkanlarımızın, milletvekilinin, belediye başkanlarının tutuklanması, belediyelerimize kayyum atanması gibi. Velhasıl “başımıza gelmeyen kalmadı” diyebiliriz. Bu anlamıyla HDP’nin kapatılması tartışmasının aslında onlar açısından çok ideolojik bir yerde durduğunu söylememiz gerekiyor. Evet bunun güncel siyaset içerisinde bir karşılığı tabi ki var. Yani AKP ve MHP, HDP’yi tasfiye ettiğinde çok rahatlamış olacak. Çünkü şu an en büyük demokratik direniş odağı HDP’nin kendisi. Bu anlamıyla HDP’yi tasfiye etmek onların elini rahatlatacaktır.

Ama bunun dışında da bugün HDP’nin temsil ettiği ilkeler, değerler ve paradigmanın kendisine yönelik çok büyük bir saldırı olduğunu söylememiz gerekiyor. Bugün 100 yıllık tekçi Cumhuriyet rejimine karşı çoğulluğu, halkların biraradalığını-eşitliğini-inançların biraralığını temsil eden demokratik ulus diye formüle ettiğimiz şeyin ete kemiğe bürünmüş, cisimleşmiş hali HDP’dir. 100 yıldır bu ülkede yok sayılan kimlikleri, bütün inançları kendi bağrında toplayan ve onlarla birlikte yol yürüyüp bu sistemi demokratikleştirmeye çalışan bir partiden bahsediyoruz. Bu partinin sadece AKP-MHP’yi rahatsız ettiğini ifade etmemiz de çok sınırlı olacaktır. Müesses nizamdan yana olan, tekçilikten yana olan bütün kesimleri rahatsız ettiğimizi, bizim paradigmamızın bu sistem için bir turnusol kağıdı olduğunu ifade etmemiz gerekiyor.

Yani birileri örneğin kadın özgürlüğünden bahsediyor ama herkes dönüp şöyle söylemez mi, “kaç kadın vekilin var?” Kadın özgürlü diyeceksen o zaman HDP’nin pratiğine bakmak lazım. Ekoloji diyorsan oraya bak, eşitlik diyorsan, halkların eşitliği diyorsan oraya bak. Yani her konuda kendi pratiğimiz, duruşumuzla bir örnek olma, gerçek anlamda üçüncü yol çizgisini, alternatifi örme noktasındayız, gösterme noktasındayız. Bu anlamıyla bize yönelik kapatma saldırısı aynı zamanda bir ideolojik saldırı dalgası, ideolojik bir yok etme politikasıdır.

Ayın 10’unda sözlü savunma verildi. Şimdi bize bu sözlü savunma, tebliğ edilecek. Ve sonrasında bize süre verilecek kendi sözlü savunmamız için. Ardından rapor yazılacak, sonrasında Anayasa Mahkemesi toplanıp nihai kararını verecek. Ama şunu ifade etmemiz gerekiyor; yaklaşık 3 veya 3.5 ay gibi bir süre var seçimlere. Seçimlerden 3.5 ay önce alınacak her kararın siyasi bir karar olacağını ifade etmemiz gerekiyor. Zaten hali hazırda HDP’ye açılan kapatma davası siyasi bir daavdır. Bunun hiçbir şekilde hukukla ilgisi yok, hukuki hiçbir gerekçesi yok. Bu, tamamen Sarayın hukuk müşavrilerinin, hukuk komisyonunun hazırladığı ısmarlama bir davadır. Bu anlamıyla HDP’nin kapatılması aslında seçimin meşruiyetine de direk etkileyecek. Bu ülkedeki 6 milyon seçmenin aileleriyle birlikte 20-25 milyon insanın iradesini sakatlayacak, yok sayacak bir hamle olacak. Bu anlamıyla HDP’nin kapatılmasından sonra kim kazançlı çıkarsa çıksın, bu seçimin meşruluğu tartışmalıdır bizim için.

Meşru olmayacaktır çünkü yapılan seçime müdahaledir, seçimi dizayn etmektir, masa başında yargı yoluyla seçimi kazanma hamlesidir.

Ayrıca biz çok uzun süredir parti kapatma meselesine dair tartışmalarımızı sürdürüyoruz ve her türlü olasılığa karşı ve tabi ki en kötü senaryo olan parti kapatmaya karşı da önlemlerimizi aldık. Her türlü seçeneğimiz mevcut ve bu konuda çalışmalarımız devam ediyor. Hiç kimse bu konuda bir kaygıya kapılmasın. Her şey yolunda, biz hazırlıklarımızı yapıyoruz. Bizim açımızdan bugün en önemli şey, 24 Ekim’de ilan ettiğimiz Emek ve Özgürlük İttifakı’nın çok daha büyüyerek yoluna devam etmesidir.

 

“Sadece partisel çıkarlarımız üzerine bir tartışma yürütmüyoruz!”

– HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP’nin adayını çıkaracağını duyurdu. Bu açıklama geniş yankı buldu. Kimileri “HDP, AKP ile anlaştı” dedi. HDP, bu tartışmaları nasıl görüyor? Aday çıkararak nasıl bir mesaj vermek istiyor?

– Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan, Kars il kongresinde kendi adayımızı çıkaracağımızı direk söyledi. Ama ondan önce Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, Grup Konuşmasında aday çalışmamızı başlattığımızı, aday çıkaracağımızı ifade etmişti. Bu anlamıyla bizim açımızdan yeni bir tartışma değil bu. Çok uzun süredir bu tartışmaları yürütüyoruz.

27 Eylül 2021 tarihinde 11 maddelik bir deklarasyon yayınladık. İlkelerimiz çerçevesinde yeni döneme nasıl baktığımızı bu deklarasyon ile kamuoyuna duyurduk. Ne yazık ki, hem 6’lı Masa’dan hem de genel olarak tam bir sessizlikle yani uzun vadede bir muhatap almama, yok sayma politikasıyla karşı karşıya kaldığımızı gördük.

Sıradan, alelade bir parti değiliz. Kırk yıldır mücadele eden bir geleneğe yaslanıyoruz. Onlarca siyasi partisi, kurumu kapatılmış ve buna rağmen mücadeleden kopmamış bir geleneğin devamcılarıyız. Bileşen olarak Türkiye’nin birçok devrimci ve demokrasi gücünü ifade ediyoruz. Aynı zamanda seçim ittifakı olarak da çok geniş bir kesime hitap ediyoruz. Bu anlamıyla bizim sistem içi güçlerin yaklaşımı üzerine bir pozisyon belirlememiz zaten beklenemez.

Türkiye açısında kendimizi 3’üncü yol çizgisi olarak ilan etmişiz ve bu doğrultuda hareket ederek bütün süreçleri yönetiyoruz. Bu nedenle bizim siyasetimiz, sürekli ön açma ve Türkiye’nin geleceğinde gerçek anlamda kalıcı, iyi etkiler bırakma üzerine şekilleniyor. Bunun yolunu, demokrasinin yolunu açmak üzerine tartışmalarımızı yürütüyoruz. Sadece kendi partisel çıkarlarımız üzerine de bir tartışma yürütmüyoruz.

Öte yandan, tabanımızın partimizden kendi adayını çıkarması noktasında büyük bir beklentisi vardı. Özellikle 6’lı Masa’nın tutumunun bu süreci hızlandırdığını, pekiştirdiğini ifade etmemiz gerekiyor. Bu anlamıyla kendi adayımızı tabi ki, çıkaracağız. Açıklamamızdan sonra tabanımız bu kararı muazzam bir coşkuyla karşıladı. Bunun büyük bir sevinç ve hareket yarattığını da gördük. Bu da bizim açımızdan çok önemli.

Türkiye’nin demokratikleşmesi, Türkiye halklarının kazanması için her türlü demokratik ve olumlu tutumu sergileyebilecek pozisyondayız. Hiç kimsenin adım atmadığı, hiç kimsenin elini taşın altına koymadığı, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında Cumhuriyet’i demokrasiyle buluşturacağını ve adaleti vaat edenlerin bizimle yanyana görünmekten bile imtina ettiği bir yerde HDP olarak tabii ki pozisyonumuz kendi adayımızı çıkarmak ve adayımız üzerinden ittifak güçlerimizle beraber olabildiğince yüksek oyu alarak seçim sürecini kazanmak istiyoruz.

– HDP’nin Millet İttifakı’na bakışı nedir? İkinci tur için nasıl bir taktik izlemeyi düşünüyor, tartışıyor?

– Yürüttüğümüz bütün tartışmalar seçimin ilk turda bitmesinin daha doğru olduğu yönündeydi. Bu eğilimimiz hala devam ediyor. Ama dediğim gibi halihazırda 6’lı Masa’nın tutumu, ipe un seren yaklaşımları, o masadaki milliyetçi hezeyanların dışa vurumu bunu gün geçtikçe imkansız hale getiriyor. Biz bunu kabul etmiyoruz ve bu anlamıyla da tutumumuzu açık ve net bir şekilde ortaya koyduk.

Bizim aday çıkarmamız en nihayetinde seçimin ikinci tura kalmasını neredeyse garantiliyor gibi. Ama ikinci tura kaldıktan sonraki tutumumuzu konuşmak açısından henüz çok erken. Çünkü örneğin muhalefetin kimi aday çıkaracağını bilmiyoruz. Nasıl bir aday çıkaracağını bilmiyoruz. Bunu kişi anlamında değil, hangi ilkelerle bağlanmış anlamında söylüyorum. İkincisi nasıl bir geçiş süreci öngördüklerini de kamuoyuna henüz ilan etmediler. Bu anlamıyla nasıl bir protokol yapılacağı, topluma neler vaat edileceğini bilmiyoruz. Bütün bunların konuşulması gerekiyor. Üzerinde tartışılması ve uzlaşılması gerekiyor. Eğer seçim ikinci tura kalırsa ve bu konuda da 6’lı Masa ve onun adayı, HDP ile de müzakereye açık, tartışma yürüten ve HDP’yi sürece katan bir yerde bir tutum alırsa biz tabii ki Türkiye halkları lehine, demokrasi lehine bir tutum takınırız.

Ama dediğim gibi henüz “şöyle yaparız ya da böyle yaparız” demek açısından çok erken. O gün gelsin, koşulları görelim, süreci görelim ona göre yeniden değerlendireceğiz süreci.

 “En büyük destekçimiz halkımızdır!”

– Kamuoyuna nasıl bir çağrı yapmak istersiniz?

– Şunu çok iyi bilmemiz gerekiyor, biz bu iktidara mahkum ve mecbur değiliz. Biz bu rejime mahkum ve mecbur değiliz. Değişim hepimizin elinde. Biz bunu çok iyi biliyoruz; Yıllardır zulme uğramış, birçok baskıya maruz kalmış ama buna rağmen mücadele etmiş bir parti olarak, bir halk olarak, demokrasi güçleri olarak deneyimimiz var. Bizim kazanacağımıza dair umudu büyütmemiz gerekiyor. Biz kazanacağımıza kesinlikle inanıyoruz. Bu iktidarı yeneceğiz. Bu çürümüş, bu köhnemiş, gerçekten bizi çağ dışı bir rejimle yönetmeye çalışan tek adam rejimine, bu diktatörlüğe karşı, faşist ittifaka karşı halkların, inançların, kadınların, gençlerin, emeklilerin, yoksulların, işçilerin, köylülerin herkesin sesini birleştirip, herkesin talebini birleştirip, herkesin itirazını birleştirip yeni bir ülkeyi, yeni bir rejimi, yeni bir demokrasiyi inşa edebiliriz. Yeter ki buna inanalım. Yeter ki bunun için çalışalım.

Seçim süreci birçok olumsuzluğa gebe. Birçok provokasyon olabilir. Bizim beklentimiz; ne olursa olsun sonuna kadar halkımızın, devrimci güçlerin, demokrasi güçlerinin birbirlerine kenetlenerek bu süreci yürütmeleridir. En büyük destekçimiz halkımızdır. Bugüne kadar hep halkımızla var olduk. Halkımızın desteğiyle, mücadelesiyle, katkısıyla var olduk. İnanıyoruz ki halkımızın öngörüsü, siyasete bakışı Türkiye’yi bu cendereden kurtaracaktır. Biz de onun bir parçası olacağız. Biz de onun içinde yer alacağız ve seçimden sonra hep beraber özgürlük halayını, barış halayını, demokrasi halayını birlikte çekeceğiz. Horonu, çiftetelliyi beraber oynayacağız. Biz buna inanıyoruz. Hepimize kolay gelsin.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu