Ocak ayında ilk baskısı yapılan kitap; Tekoşer’in dünyayı değiştirme idealleriyle bireyciliği ve bencilliği yenerek hayatını başkaları uğruna feda etmek için Rojava Devrimi’ni savunma ve devrime katkı sunmak üzere başladığı yolculuğu ve savaş sürecini anlatmaktadır.
Altı bölüme ayrılmış olan kitabın Önsöz’ünde yer alan Floransa Üniversitesi, Siyaset Bilimi Bölümü, Uluslararası İlişkiler Tarihi üzerine Doçent olan Alberto Tonini’nin “Kürt Halkının Özgürlük Mücadelesi” başlıklı yazıda; I. Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası imzalanan Sevr Antlaşması’yla, Kürdistan’da özerk bir bölge oluşturulmasının öngörülmesi ancak yeni Türk hükümeti tarafından Sevr’in tanınmaması ve Lozan Antlaşması’yla Kürdistan coğrafyasının dört devlet arasında paylaşılmasıyla beraber Kürtlerin katliamlarla, asimilasyon ve inkâr politikalarıyla, dilleri ve kültürleri yok sayılarak yaşamaya mahkûm edildiği aktarılıyor.
Bu yaşanılanların sonucu olarak Kürtlerin örgütlü mücadele yürüterek karşılık verdiği en uzun ömürlü hareketin de PKK olduğu, lideri Abdullah Öcalan’ın tutuklanma ve tecride giden sürecini de ele alan Tonini daha sonra Kürtlerin ve bölge halklarının, Öcalan’ın kuramlaştırdığı Demokratik Konfederalizm’in ilkeleriyle Rojava’da yeni bir eşitlikçi toplumsal örgütlenme biçimi olarak yerel yönetime hayat verdiğini ancak bu ilkelere tamamen aykırı olan cihatçı çetelerin özellikle de IŞİD’ in Rojava deneyimini yok etmek için 2014’te Kobanê’ye saldırı başlatması üzerine Kürt milislerin de savaşarak çeteleri bozguna uğrattığını ve birçok şehri de özgürlüğüne kavuşturduğunu ifade etmiştir.
İşte Lorenzo’da enternasyonal bilinçle kendi yolunu anarşist bir militan olarak “devletsiz bir demokrasi” olarak tanımlanan projeye dâhil olmak üzere çizdi.
“Lorenzo, hayatını umut dolu bir manifesto haline getirdi.”
“Kitabın amacı” başlığını taşıyan kısımda ise Tekoşer’in ailesinin aktardıklarına yer verilmiştir. Aile, öldüğü günden beri çoğu kişinin “Lorenzo’nun kim olduğu, ne yaptığı” gibi sorularına cevap olması için sıradan bir biyografi yerine onun tuttuğu günlüklerden, düşünce ve deneyim yazılarının aktarılmasını tercih ettiğini belirtmekte.
Ailesi, “Mücadele bizi başarıya götürmeyebilir ancak mücadele içinde olasılık olarak umut vardır: Farklı bir gelecek mümkündür. Pek çok insan basiretsiz bir şekilde, bunun kapitalizmi iyileştirme meselesi olduğunu düşünüyor; çünkü kapitalizm, onun yerini alabilecek başka bir alternatifin olmadığına bizi inandırabildi. Sistem bu gerçeği reddedenleri olgunlaşmamış ergenler, idealizmle malul ve daha da kötüsü, gerçeklikle teması olmayan hasta olarak damgalamaktadır, oysa pek çok kişinin uyum sağlamasına yol açan tam da bu olasılığın eksikliğidir” diyerek Lorenzo’nun ayrımcılıklara ve eşitsizliklere karşı mücadelesinin bu sistemde var olabilen kişilerden ayrıldığı yönü işaret ediyor. Ayrıca “Lorenzo’nun memnuniyetsizliğini ve umudunu kişisel hayatına indirgememesi, her ikisini de politik yönler olarak okumasıydı” diyerek bizlere onun “birey”e ve “ben”e indirgenmiş hayatlar karşısındaki bilincini göstermektedir.
Kitap bundan sonra altı bölüm halinde ilerlemektedir. Çeşitli haritalarla, bölgenin ve Tekoşer’in de fotoğraflarını içeren bölümler sırasıyla; Ağustos 2017 Ayrılmadan Önce, Eylül-Aralık 2017 Yolculuk ve Eğitim, Ocak-Mart 2018 Afrin Savaşı, Nisan-Temmuz 2018 Üsse Dönüş, Temmuz-Kasım 2018 Kuzeydoğu Cephesi Boyunca, Kasım 2018-Mart 2019 Güney Cephe Hattı başlıklarından oluşmaktadır.
Bölümlerden genel olarak Tekoşer’in deneyimlerine dair birkaç noktayı aktarmak istiyoruz:
“Benim için sorun bu hapishaneden çıkmanın mümkün olup olmadığı değil, bu hapishanede olmanın ne kadar rahat olduğudur” ifadesinde “hapishane” olarak sembolleştirdiği zihinlerimize yerleşmiş olan -sistemin tüm dayattıklarıyla- konfor alanlarımızdır. Tekoşer, bu hapishaneyi parçalayarak yolculuğunu başlatmıştır. Yolculuk ve eğitim aşamasında ise notlarında yer alan “Ben bir deli, pervasız bir insan, tesadüfen buraya gelen biri, şöhret arayışında olan biri ya da askeri bir manyak değilim… Karşılaşacağım riskleri çok iyi biliyordum ve hâlâ bunların farkındayım. Umursamıyorsam bunun nedeni, kişinin kendi risklerini üstlenmeden özgürlüğün olamayacağına kesinlikle inanmamdır. İnsanları sürekli tehdit altında tutmak için kullanılan güvenlik öcüsü, benim üzerimde hiçbir zaman bir etki yaratmadı” ifadeleriyle son derece kararlı bir istekle hareket edip Kürt devrimine katıldığını ve kapitalist sistemin bizleri güvenli ve rahat bir hayatın içerisindeymişiz gibi sahteliklerle kuşattığı zincirleri parçalayarak özgürlüğünü inşa etmiştir.
Yayınevi: Nisan Yayımcılık
Sayfa: 120
Yazar: Lorenzo Orsetti
Baskı: Ocak 2022
