GüncelMakaleler

NUBAR OZANYAN | İzini Sürdüğümüz Komutan…

Kavgada insan cesaretli olur da yaşamda bu denli parti ile bütünleşen, mütevazi, sessiz ve fedakâr olabilir mi? Esasında yaşam denilen şey bir bütün. Kavgada çelikleşen irade, yaşamına ve kişiliğine bu denli yansımış bir komutanın adıdır Orhan yoldaş.

Hayatın gerçekliği böyledir. Yaşanmasını istediğimiz, hayalini kurduğumuz olgular kadar, istemediğimiz, “olmasın!” dediğimiz birçok olay ile iç içe sürüp gider hayat. Diyalektiğin kuralı gereği sevindiğimiz ve üzüldüğümüz vakalarla birlikte yaşarız. Her bir hamlemizde, pratiğimizde, katılımlarda; verimli sonuçlar aldığımız uğraşlarımızda sevindiğimizin hemen ertesinde en can alıcı yerimizden vuran kayıplarımızla en derinden yaşıyoruz yaşamın diyalektiğini. Ölümsüzlerimizden ayrılırken ne kadar üzülüyorsak ne kadar kahroluyorsak da, geçen zaman diliminde kavgamızın yolunu ileriye dönük döşediklerini daha bir fark ediyoruz. Uğruna canlar verilen bu kavgamızın sönmeyen meşalesi gibi aydınlatıyorlar yüzlerimizi, gidilecek yolumuzu… Şehitlerimizin ardından yazarken, yüklendiğimiz misyonun, amacımızın, yapacaklarımızın daha bir farkında oluyoruz.

Nubar Ozanyan! Bir devrim rüzgârı… Böyle duyuldu, böyle bilindi Nubar yoldaş. Ardından konuşulanlar, üzerine yazılanlar ve anlatılanlar hep bir şeye işaretti. Hak ettiği gibi yaşadı ve kavgayı omuzladı. İlişkilendiği kitlelere komünist bir savaşçı olduğunu en derinden hissettirdi.

Kimileri çok anlatır, neyin ne olduğunu dilinde tüy bitene kadar. Halkımıza gerçeklerin ulaşması içindir bu… Kimileri vardır çok çalışır. Bitmez tükenmez gücünü sonuna kadar devrim için tüketir. Çabası ile anlatır kendisini, partisini, komutanı olduğu halkımızın ordusunu. Nubar yoldaşın ardından dinledik. Onun kadar emeği/çabası, bitmez tükenmez bilmeyen askeri çalışmalarını bilmeyen-görmeyen-duymayan kalmamıştır. Dilin konuşmadığını yaptığı çalışmaları anlatır. “Söz gider yazı kalır!” derler ama aslı “söz gider emek kalır” olmalı. Ne yaptığınla övünür insan ya da ne yaptığı ile anlatılır. Eserleri insanı daha fazla yaşatır. Martager yoldaşın ardına bıraktığı en derin izlenim belki de budur. “Savaş ciddiyet ister, bedel ister” demesinin ardından bu lafına en uygun biçimde yaşayan komutanın izini sürerek devam ediyoruz kavgamıza. İleriye doğru attığımız her adımda daha fazla anlıyoruz Nubar yoldaşı.

“Kurtuluş yolundan asla dönmeyiz!” dediğimizin pratiğidir Nubar yoldaş. Tüm yenilgi dönemlerine ve umutsuz anlarımıza çekilen bir kızıl bayrak gibidir. Ne için kavga ettiğimizi tüm pratik yaşamıyla bizlere dolu dolu anlatan bir kavga hikayesidir aynı zamanda.

Kavgada insan cesaretli olur da yaşamda bu denli parti ile bütünleşen, mütevazi, sessiz ve fedakâr olabilir mi? Esasında yaşam denilen şey bir bütün. Kavgada çelikleşen irade, yaşamına ve kişiliğine bu denli yansımış bir komutanın adıdır Orhan yoldaş. Komutan dendiğinde aklımıza hangi özellikler gelirse, o özelliklerin sureti oldu. Korkusuz, fedakâr mütevazi, düşmanın korkulu rüyası, yoldaşının omuzdaşı… Sohbet edenlerin, görenlerin onunla yaşayanların söylemleri bir şeye işaret eder; “fazla konuşmazdı, kendisini davaya adamış bir devrim emekçisi ve sürekli çalışan bir yaşamı, askeri meselelere yaklaşımda edindiği titizlik…” Elbette bu özelliklerin birdenbire oluştuğunu kimse söyleyemez. 62 yıllık yaşamının çoğunda sıcak savaş meydanlarında bir komünist nefer olarak mücadele etmenin getirmiş olduğu devrimci olgunluktur haiz olunan. Bir an bile tereddüt etmeden partinin çağrısına cevap olunan bir simgedir aynı zamanda Nubar Ozanyan.

Komünistlerin tarihi haksızlıklara olan yaklaşımı bilinir elbet. Nubar yoldaşın pratikleri Ermeni ulusunun yaşadığı soykırıma dair yaklaşımın derinleştirilmesi oldu. Çevirdiği kitaplar ile soykırıma yaklaşımda komünist bir bilincin gelişmesine katkıda bulundu. Manası şu olmalı: Sorunlara yaklaşımda yüzeysellikten kurtulmak için yoğun bir araştırma ve sorgulama gereklidir. Bu aynı zamanda şovenizme düşme tehlikesinden uzaklaşma anlamına gelir.

Onunla yaşamayanlar kısa görsellerde tanıdılar ilkin Nubar yoldaşı. Bir gerilla eğitiminde koştuğu anı, askeri eğitim anlarını, yürüyüşünü, bakışını…

Tüm ısrarlara rağmen türkü söylemekten çekinir. Çekinmesine çekinir ama söylediğinde bir ezginin nasıl bir anlama dönüştüğünü yakından hissederiz o kısacık görselde. Kendisinden dinlenmiştir …  Halk için yola düştüler/Mahir ile yoldaşları/Nice engeller aştılar/Mahir ile yoldaşları… Bu kadarını duyarız.

Kavganın yaşı olmazmış, bunu da Nubar yoldaşın yaşamından öğrendik. Gittiği yolların, ettiği savaşların, uğradığı halkların izini sürüyoruz hala. Bu yollar üzerinde çok şeyler inşa ediliyor. Ezilen ve soykırıma uğramış bir halkın kendisini yeniden ayağa doğrulttuğunu ve savunmasını aldığını yaşıyoruz. Zincirlerini kıra kıra bir halkın kendisine yeniden “Ben Ermeni’yim” (ես հայ եմ-yes hay yem!) demesidir Nubar yoldaşın varlığının anlamı. Gittiği yollardan filizlenerek bir halk yeniden yeşeriyor.

Devrim rüzgârı esmeye devam ediyor. Özel bir mülke asla aldanmadan yaşamının sonuna kadar kavga ile yaşayan bir komutanın yaşamı, partimizin mücadele aynasıdır aynı zamanda. Filistin’den Dersim’e, Hayastan’dan Rojava’ya bir kavga serüveninin ayak izlerini sürmeye devam ediyoruz. (Bir TİKKO gerillası)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu