GüncelKadınMakaleler

KADINLARIN BİRLİĞİ | Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz! Rojava Devrimi’nin yanındayız!

"Kadın hareketinin gücünü, geride bıraktığımız 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle bir kez daha gördük. Ne yasaklar ne şiddet, ne işkence, ne tehdit kadınları durdurabildi."

Ülkenin dört bir yanında faşizmin, tüm ağırlığıyla hissedildiği bir süreçteyiz. Faşizmin yukarıdan aşağıya bir kurumsallaşmış bir yapıya sahip olması yani ülkenin faşist diktatörlükle yönetilmesi, demokrasinin zaman zaman kullanılan bir maskeden öteye geçmemesi bir yana özellikle 2015-2016 sonrasında bu maskenin çıkarılıp atıldığı, halkın tüm kesimlerine yönelik baskı ve şiddetin arttığı sürecin devamıdır yaşadıklarımız. Öyle ki, politikayla ilgilenmediğini üzerine basa basa söyleyen insanlar dahi, yoksullukla-hayat pahalılığıyla ilgili cümleler kurmadan önce etrafa yan gözlerle bakıp sesini kısarak konuşmaya koşulluyor kendini. Çünkü artık “dün” olduğu gibi sadece “terörist”leri alıp götürmüyor devletin kolluk güçleri. Muhalif olan, mevcut hükümet ya da sistemden kıyısından-köşesinden şikayet eden herkes devletin hedefi halinde.

Uzun süredir durum buyken, 13 Kasım’da Taksim-İstiklal Caddesinde yaşanan terör saldırısının ardından faşizmin çıtası yükseltildi. AKP-MHP iktidarına gökten “Allahın lütufları” yağmaya devam ediyordu. Bir yandan üç dakika içerisinde saldırının PKK-YPG tarafından gerçekleştirildiği tespit edilip Rojava toprakları hedef gösterilirken, diğer yandan Türk şovenizmi körüklenerek Kürtler hedef tahtasına konuluyordu. Nitekim 19 Kasım’da Rojava topraklarına yönelik saldırılar başladı, zaten bir süredir devam eden Başur’a yönelik saldırılar arttı, yoğunluklu olarak sivillerin de içinde bulunduğu onlar kişi katledildi. Kürdistan’ın her bir parçasındaki Kürtleri ve örgütlülüklerini, kendi bekası için tehlike olarak gören Türk devleti, işgal saldırılarına karadan da devam edebileceğinin sinyallerini veriyor.

Harcını Ermeni, Süryani, Rum, Kürt, Alevi… halkın kanıyla yoğuran Türk devletini durduracak olan, durdurması gereken bazı kesimlerinin gözünü diktiği ABD, AB ya da Rus emperyalistleri değildir elbette. Rojava halkı kendi gücü ve dünya halklarının fiili desteği ve dayanışmasıyla bu işgal saldırılarını da püskürtecektir. ABD, Rus emperyalistleri gibi en büyüklerinden en küçüklerine çevre devletlerin üzerinde tepindiği, çıkar dalaşı için halkları katlettiği, katledilmesine göz yumduğu bir coğrafyada, direniş ve zafer elbette uzun soluklu bir süreç olacaktır. Kimi zaman yenilgiler yaşanacak ama en nihayetinde kazanan ezilen yoksul halklar olacaktır. Rojava’da da süreç farklı işlemeyecektir.

Baştan itibaren kadınların yoğun katılımı ve savaşta gösterdikleri fedakarlıklarla, bir yandan içlerinde bulundukları ataerkil sisteme diğer yandan DAİŞ ya da Türk devleti gibi işgalci-katliamcı güçlere karşı kadın özgürlüğünü savunmasıyla Rojava Devrimi, Kadın Devrimi olarak adlandırılagelmiştir. Dolayısıyla öncelikle de kadınların Rojava Devrimini savunması, Türk devletinin saldırıları ve işgal girişimlerinin önünde durması gerekir. Rojava sadece, o topraklarda yaşayan Kürt, Arap, Ermeni, Süryani … kadınların değil tüm dünya kadınlarının devrimidir. Tıpkı İran’da sokakları terk etmeyen, her gün faşist İran devletinin saldırıları ve katliamlarıyla yüz yüze gelse de geri adım atmayan İranlı kadınların direnişinin-isyanının dünyanın tüm ezilen-katledilen, sömürülen kadınlarını temsil etmesi gibi…

Kadın hareketinin gücünü, geride bıraktığımız 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle bir kez daha gördük. Ne yasaklar ne şiddet, ne işkence, ne tehdit kadınları durdurabildi. Bombalı saldırının ardından neredeyse yürümenin bile yasak olduğu İstiklal Caddesine binlerce kadın ve LGBTİ+ polisin tavrını bile bile cesurca yürüdü. Bu cüret ve cesaret, açlıkla terbiye edilmeye, baskıyla-devlet terörüyle, savaş politikalarıyla, ifade özgürlüğüne yönelik yeni saldırılarla, gözaltı ve tutuklamalarla vs. sindirilmeye çalışılan tüm halk kesimlerine; İstanbul Sözleşmesini iptal edip, 6284 sayılı yasaya da göz dikerek cellatlarıyla baş başa bırakılan tüm kadınlara, aile-ahlak dayatmasıyla örgütlenen nefret mitingleriyle tehdit edilen tüm LGBTİ+lara bir şeyler anlatıyor/anlatmalı.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu