GüncelMakaleler

PUSULA Umut, Devrimci Mücadeleyle Yaratılır

"Kendiliğinden de olsa gelişen kitle hareketlerine doğru bir tarzda müdahale yalnız yeni dinamik güçlere ulaşmamızı sağlamaz, aynı zamanda var olan örgütlü öznelerin dinamizmine, üretkenliğine olumlu katkı sunar"

Yeni bir yıla umutla girmek, umudu büyütmek, sömürücü egemen sınıfların zulüm ve sömürü politikalarıyla ezilenler cephesinde yaratmış oldukları çaresizlik, umutsuzluk düşüncelerini zayıflatmakla olur.

Bu da ancak devrimci mücadeleyle mümkün olabilir. | Dolayısıyla umut, fabrikalarda militanca işçi direnişlerini örgütlemekle, kendiliğinden gelişen kitle eylemlerine katılarak omuz omuza dövüşülerek yaratılır. Umut zalimlere teslim olmayan, dayatılan her türlü kölelik ilişkisine geniş emekçi yığınlarına sürü muamelesi yapan anlayışlara karşı mücadele etmeyi bir yaşam tarzı haline getiren devrimci bir duruşla yaratılabilir.

Keza ezilenlerle ezenler arasındaki mücadele tarihi aynı zamanda umut ile umutsuzluk arasındaki mücadele tarihidir. “Umuda düşman” olanlar her türlü zorbalıkla “din” ve “ahlak” yalanlarıyla işçi ve emekçilerin özgür bir gelecek hayaline, umuduna karşı her daim bir savaş içindeler. Sınıf mücadelesi denilen tarihsel olgu da budur. Ve bu mücadele bağrında zafer ve yenilgileri taşıyan koca bir tarihsel süreçtir.

Bugün devrimci özneler, ileri kitleler başta olmak üzere geniş emekçi yığınlar üzerinde yenilgi ikliminin yarattığı bir umutsuzluk gerçeğinden söz edebiliriz. Çünkü devrimci hareket kitle mücadelelerinden, kitlelerden beslenir. Kitlelerle bağları zayıflayan, kitlelerden öğrenmeyen militan mücadelede derinleşmeyen ve değişim sürecine sürekli ivme kazandırmayan bir hareket ne umut olabilir ne de umut yaratır.

Umutsuzluk ve çözülme süreçleri de böyle başlar. Dolayısıyla yeni yılda umudu büyütmekten söz eden her devrimci öznenin kitle çalışmasında, devrimci savaşta, enternasyonal mücadelede, kolektif aklı kullanmada daha özverili, daha fedakarca bir çalışma içerisine girmesi gerekir.

Alışılagelmiş düşünüş ve hareket tarzıyla umudu büyütmek zordur. Yani sürecin zorluğu, görevlerin ağırlığı her birimize daha büyük fedakarlıklar dayatmakta ve mücadelenin her aşamasında üretkenlikte kolektif aklı, harekette ise örgütlü duruşu-yürüyüşü zorunlu kılmaktadır.

Her şeyden önce “olağanüstü” bir süreçten geçiyoruz ve tam da sürece uygun ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Zorlukların farkına varmak aynı zamanda süreci doğru okumak anlamına da gelir. Bu durumda temel sorun şu, bu zorluklar karşısında hedefsiz, plansız, günü birlik çalışmalarla vaziyeti mi idare edeceğiz? Yoksa daha stratejik bir düşünüş tarzıyla anın ve geleceğin görevleri üzerinde mi yoğunlaşacağız.

Elbette ki devrimin partisi, sürecin militanı ikinci yolu tercih eder ve işe de düşünsel planda sorgulamayla başlar. İnceleme-araştırma yapılmadan ne somut durum kavranabilir ne de bu zorluklarla mücadelede stratejiye hizmet edecek tarzda taktiksel anlamda bir zenginlik yaratılabilir.

Bunların olmadığı yerde de tıkanıklıklar başgösterir. Sınıf savaşımında böylesi süreçlerin yaşanması anlaşılır durumdur. Anlaşılmaz olan böylesi süreçlerin aşılması için gereken yaratıcı politikaların devreye sokulmamasıdır. Mücadele biçimlerinde sözü edilen zenginliğin yaratılmamasıdır.

Elbette ki tüm bu yaşanan yetersizlikleri başlıca nedenlerini önderlik kapasitemizde, kadrosal anlamda nicelik ve nitelik düzeyimizde, kitle politikamızda, kitlelerle ilişkimizde, söylem ve eylemdeki uyumumuzda aramamız gerekir. Yani sorgulamayı öncelikle kendimizden başlatmalıyız. Kendi yetersizliklerimizle yüzleştiğimiz oranda sorunların çözümüne dair daha objektif söylemler ve buna uygun pratik adımlar atma şansına sahip olabiliriz.

Yetersizliklerle yüzleşmek, bu durumun aşılması için daha çok soru sormak ve hatalara karşı öz eleştirel bir yaklaşım sergilemek anlamına gelir. Daha da önemlisi böylesi bir duruş ve davranış birliği kişisel kaygılardan kurtulma ve yaşamın merkezine devrimi koyma gerçeğinin güçlü işaretlerini içermekte. Tüm bunlar sıkça altını çizdiğimiz dönemin kadro ve militanlarında asgari düzeyde olması gereken nitelikleri kapsamakta.

Hiç kuşkusuz sorgulamayı öncelikle düşünsel plandan başlatmalıyız. Sorgulamayan, incelemeyen her türlü duruşa karşı mücadele etmeliyiz.

Kendiliğinden de olsa gelişen kitle hareketlerine doğru bir tarzda müdahale yalnız yeni dinamik güçlere ulaşmamızı sağlamaz, aynı zamanda var olan örgütlü öznelerin dinamizmine, üretkenliğine olumlu katkı sunar. Diğer bir anlatımla nitelik düzeylerini yükseltir.

Nitelik düzeyi yükseldikçe kitlelerin kendiliğinden oluşan bilinç düzeyini, dışarıdan müdahalelerle daha ileri düzeye taşıma ve örgütleme pratikleri de giderek zenginleşir. Dolayısıyla güncel bağlamda sistemin siyasal baskılarına, sosyal yıkım politikalarına karşı yükselen her sese sesimizi katmak, kalıcı örgütlülükler için ilişki yaratmak çok yönlü bir gelişmenin zeminini hazırlar.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu