Ankara Büyükşehir Belediyesi binası önünde ABB ortak olduğu ve ODTÜ ormanlık alanından geçecek olan yol projesine karşı eylemler yapılıyor. Belediye, buradaki eylemcileri muhtemelen belediye personeli olan sivil giyimli iki vatandaşın taşıdığı, “Belediyemize hoş geldiniz” yazılı bir pankartla karşıladı. Buradaki eylemler devam ederken, eylemcilere çay ve su dağıtan belediye personeli, kameralara karikatürlük pozlar eşliğinde eylemcilere çiçek buketleri verdi.
Bu sayfaların okurları için AKP veya CHP yönetimlerinin aslında aynı şeyler olduğunu ifade etmek pek de gerekli değil. Doğaya, insana, emeğe, farklılığa, “yabancı”ya aynı paralellikte düşman olduklarını biliyoruz. Fakat şimdilik farkları, AKP yönetimi polis gücünü kitleleri şiddet yoluyla baskı altında tutmak için istisnasız olarak kullanırken; CHP, insanların “hararetini” almak için çay servisi yapıyor.
CHP’li belediye başkanı Mansur Yavaş yönetimindeki Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin (ABB) ODTÜ Ormanlarını ranta ve talana açan yol projesini yeniden ihaleye açması ve belediyeye bağlı yol yapım ekiplerinin ODTÜ Ormanlık alanına girip çalışmaya başlamasıyla yeniden gündem oldu. Yavaş, iş başına geldiği günden bu yana yeteri kadar konuşan, işine odaklanan, son dönemin modası popülist siyasetin az da olsa dışında kalan, bilgiç, hakim, havalı ve Ankaralıların hakkını arayan, hukukçu geçmişinin de katkısıyla eski yönetimden bilhassa da Melih Gökçek’ten hesap soran bir imaj yaratmıştı.
Yavaş, Gökçek’in devasa bir yatırım görünümlü soygunla inşa ettirdiği Ankapark’ın peşine düşmüştü ki işler, büyük bir bölümünün ODTÜ Ormanlık alanından geçirilmesi planlanan yol projesinde sarpa sardı.
Proje süreci, 2017’de dönemin YÖK Başkanı, Ankara Valisi, ODTÜ’nün kayyum rektörü Verşan Kök ve ABB Başkanı Melih Gökçek arasında imzalanan bir protokolle başladı, şimdi Mansur Yavaş’la devam ediyor.
Ne hikmetse Gökçek’in rezidanslarının önünden düzlükte giden bir nehir gibi kıvrılarak akacak olan ve Bilkent-İncek Bulvarı Yolu Projesi olarak resmi kayıtlarda yer edinen ama asıl ismi ODTÜ Rant Yolu Projesi olan bu proje, “Atatürk Orman Çiftliği’nin” ranta kurban edilmesinden sonra Ankara’daki tek ekolojik ve doğal orman alanı olarak kalan ODTÜ Ormanlık alanını sermayeye peşkeş çekmek için yapılacak talanın ilk büyük adımı olacaktır.
Açılan ihaleye göre 11 km’lik bir alanı kapsayacak olan toplam yol projesinin 4.5 km’lik bölümü ODTÜ arazisinden geçmekte ve 6.5 km’lik bölümü ise tarım arazilerini ve Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi’ni tehdit etmektedir.
Ülkede bulunan kuş türlerinin en az yarısının bu ormanlık alanda tespit edilebildiği bir ekolojik çeşitliliğe sahip olan ODTÜ Ormanlık alanı bu projeyle ranta açıldı. Projenin tamamlanması durumunda ise ODTÜ Ormanlık alanı için yıkım süreci de başlamış olacaktır.
Bir yanda ekoloji ve doğaya vereceği zarar diğer yanda kentleşme açısından ise genel bir yol projesine sahip olmayan Ankara’nın böylesi parçalı projelerle karmaşadan başka bir şey getirmeyeceğine dair yapılan vurgular, uzman değerlendirmeleri ABB tarafından yok sayılmakta, görmezden gelinmektedir.
“Muhalefette” olmanın verdiği rahatlıkla halkçı kesilen, şeffaflığı savunan, belediye meclis toplantılarını canlı yayınlayan ABB ve Mansur Yavaş iş kendi çıkarlarına gelince, halk onların gözündeki hak ettiği yere yeniden indiriliyor.
Katılım, ortak yönetim, yönetişim vb. ifadelerin, burjuva partileri ve onların temsilcileri için, ODTÜ Ormanlık alanının ranta açılması projesinde ODTÜ öznelerine, meslek odalarının değerlendirmelerine ve çevre örgütlerinin ikazlarına verilen kayıtsızlık da ne anlama geldiği görülmektedir.
Dahası, mevcut siyasal iktidar ile aynı yöntemler, aynı amaçlar için kullanılmaktadır. AKP’yi gerçekte var olan bir sorunu yokmuş gibi gösterdiği için suçlayan CHP, taşeron şirket çalışanlarının, rant yolu projesi için asfalt öncesi alt temel serimi amacıyla belediye tarafından gönderildiklerini söylemelerine rağmen olayı manipüle ederek belediye ekiplerinin ODTÜ Ormanı’na yanlışlıkla girdiğini belirtmektedir.
AKP’nin yap-işlet-devret modeline karşı çıkan CHP, aynı mantıkla bu yol projesini ihaleye açmıştır.
Sözde ayrı özünde ise halka ve doğaya düşmanlıkları, sermayenin hizmetinde oluşları ile aynı olan bu iki klik para kasalarını genişletme yarışında. Bu yarış sürdüğü sürece, bunları ve onların bu soygun düzenini ortadan kaldırmadığımız sürece doğa ve bir bütün halk kaybedecek. Sadece bu kaybediş bazen tatlı bazen acı bir dille olacak.
Soygun, yağma düzenine son vermeden onun sonuçlarından hiçbir türlü kaçınamayız. Bu nedenle soygun düzeninin başında bekleyeni değiştirme gündemleriyle meşgul olmadan bu düzeni değiştirme çalışmalarını hızlandırmalıyız.
