Güncel

HALKIN GÜNDEMİ | “Demokratik Hukuk Devleti Kurallarının Uygulanmasını İstiyoruz!”

"Aleviler eşit yurttaşlık haklarını dillendirdi ve yıllardır bunun mücadelesini veriyor. Ancak bu talepler bugüne kadar kabul görmedi. Burada sadece AKP iktidarını düşünmemek gerekiyor, devletin kodları bunlara uygun değil"

Kültür Bakanlığı bünyesinde “Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı”nın kurulmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi Resmi Gazete’de yayımlandı.

Bu duruma Alevi örgütlerinin tepkileri sürerken Pir Sultan Abdal Kültür Derneği İçerenköy Cemevi Başkanı İbrahim Karakaya ile bir söyleşi yaptık.

Karakaya, sorularımıza yanıt verirken devletin Alevilere dönük saldırılarına, kurulan başkanlığın hangi amaçla ortaya çıktığına kadar birçok başlıkta sohbet etme fırsatı doğmuş oldu.

– Alevi örgütlerinin tepkilerine rağmen Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan  kararnamesiyle “Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı” kurulmuş oldu. Bu başkanlık neden şimdi kuruldu? Düzenleme Aleviler için ne anlama geliyor?

Aleviler eşit yurttaşlık haklarını dillendirdi ve yıllardır bunun mücadelesini veriyor. Ancak bu talepler bugüne kadar kabul görmedi. Burada sadece AKP iktidarını düşünmemek gerekiyor, devletin kodları bunlara uygun değil. Cumhuriyet’in kuruluşundan beri kodları, Sünnilik üzerine kurulmuştur.  Alevilik yasaklı bir kültür, yasaklı bir inanç olarak bugüne kadar sürmüştür.

Eşit haklar noktasında, eşit yurttaşlık noktasında haklarımızın anayasal güvence altına alınmasını talep ediyoruz. Şimdi AKP iktidarı döneminde, 2009-2010’da çalıştaylarla Alevilerin taleplerini aldılar, çalıştaylar yaptılar ama sonra rafa kaldırdılar. AKP’nin sıkıştığı bir nokta var; biz hem uzun yıllardır hukuki mücadele veriyoruz hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde de iç hukukta kazandığımız davalar var.

Dolayısıyla mesela bizim bu Cemevi’nde 2014’ten beri elektrik faturalarını ödemiyoruz, böyle bir kararımız var. Ama 2014’ten beridir de davalığız Aydaş’la, icralığız, 20 küsur davamız var, icra davamız var. Ama kazandığımız davalar da var.

Uzun mahkemeler sonunda yeni yasal düzenlemelerle hukuki bir kazanım elde ettik. O da şu; 2022 Mart’ında mahkeme kararını şöyle verdi; Bilir kişi raporlarına dayanarak burası işte; Cem, cenaze hizmetleri, Cem erkanına yemek vesaire gibi bütün bir bina olarak diyor “inanç hizmeti yürütüyor”. Dolayısıyla kamusal hizmet yürüttüğünden dolayı burası bir ibadethane, dolayısıyla ibadethanelerin yaralandığı haklardan yararlanıp Ayadaş’a borçlu değildir.

Cemevleri ibadethane statüsünde olduğundan dolayı bunların hakları verilmiş oluyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, zorunlu din dersleriyle ilgili hem Cemevlerinin yasal statüleriyle ilgili kazanılmış davalardan kaynaklı olarak 2023 Mart ayına kadar devlete bir süre verdi. Avrupa İnsan Hakları Mahkeme kararlarının uygulanması noktasın da. Uygulanmadığı takdirde tazminat davaları, tazminat haklarının ödenmesi ve yaptırımlarla karşı karşıya kalıyor.

 

“Devlet haklarımız üzerinden yasal düzenleme görüntüsü veriyor’”

Devlet hinlik yaparak bizim yasal olarak kazanmış olduğumuz elektirik faturalarının ödenmemesi yani kamusal anlamda genel aydınlatma giderlerinin karşılanması noktasındaki kararımız inanç merkezi olmamızdan kaynaklı. Yani belediye yasasında yer ayrılmasından tutun da, binanızın tamiratı, onarımı vs. hizmetleri yapmak zorunda kalıyorlar. Bunlar hukuki olarak kazanmış olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki davalardan kaynaklı devletin yapması gereken görevlerdir.

Devlet burada böyle bir yasa  gündeme getirdi. Ben plan bütçe görüşmelerine de katıldım federasyonda görevli olduğum için.

Ama burada bizim açımızdan tehlikeli olan kısmı şudur; bizi Kültür Bakanlığı’nda bir daire başkanlığına bağlamış olmaları. Bu Alevilerin kabul edebileceği bir şey değildir. Bizim ne inancımızda ne taleplerimizde böyle bir tanımlama yok. İkincisi de, devlet mesela bizim hukuki olarak kazandığımız ibadethane statüsünü asla torba yasaya koymamış, hiçbir maddede ibadethane olarak geçmiyor, Cemevi olarak geçiyor.

Peki Cemevi neye tekabül ediyor, Cemevi nedir? Neyin nesidir? Bunun açılımı yok, bunu söylemiyor. Sizi ibadethane olarak görmeden sanki bazı ihtiyaçlarınız -elektrik, su, onarımdır- noktasında maddi olanaklarla çözülebilecek bir düzenlemeyle sizi yine sizin inancınızı yok sayarak hizmet üretimi yapmayı düşünüyor.

“Kültür evi”, “dayanışma merkezi” kavramlarına da Alevilerden tepki var çünkü ibadethane statüsüne koymamış oluyor, dolayısıyla Alevilerin taleplerini yerine getirmemiş oluyor…

Burada iki şeyi iyi görmek gerekiyor; Devletin bir düzenleme yaparken neyi amaçladığını doğru okumazsak eğer yanılgı içine gireriz. Sadece oradaki maddeler üzerinden bakarsak yanlış okuruz. Bizim bugünkü taleplerimiz Diyanet İşleri’nin kaldırılmasıdır. Bu, Anayasa’nın ilk ikinci maddesi laiklik ilkesine aykırı, 10’uncu maddesinde eşitlik maddesine aykırı, 24’üncü maddesindeki din ve hürriyeti kapsayan maddesine aykırı, en önemlisi de 136’ncı madde olan Diyanet İşleri Başkanlığı’na aykırı.

Diyanet İşleri Başkanlığı döneminde kurulurken, madde diyor ki; “Laiklik ilkesi doğrultusundaki toplumsal birlikteliği koruma noktasında hizmetler yürütür.”

Yani bir din yok, inanç tarifi yok ama Diyanet’in kendi yasası o da şunu diyor; “Diyanet İşleri Başkanlığı 136’ncı maddesi gelir idaresinde yer alan Diyanet İşleri ilkesinde bütün siyasi görüş ve düşünceler dışında kalarak ve milletçe dayanışma bütünleşmeyi amaç edinerek özel kalarak görevlerini yerine getirir.”

 

Ayrıcalık değil hakkımızı istiyoruz!

– Aleviler, Alevi örgütleri nasıl bir çalışma yürütüyor? Halka nasıl bir çağrınız var?

– Eşitlik içerisinde, demokratik, sosyal, laik, hukuk devletinin kuralları ne ise bunların uygulanmasını istiyoruz. Yani kendimiz için bir ayrıcalık istemiyoruz Aleviler olarak, diyoruz ki herkesin yaşadığı eşitlik neyse, haklar neyse herkes yaralansın.

Yani temel argüman şu; Eşitlik ilkesi.

Laiklik önemli bir ilke, niye? Her inancın devlet tarafından eşit olması lazım yani devletin inançlar üzerinde bir tahakkümünün olmaması, yönlendirmenin olmaması düzenleyici konumunun olmaması gerekir ki bir inanç diğer bir inancın etki alanına girmesin, baskılamasın. Esas temel mesele bu.

Bunun dışında özgürlükler noktası, bizim en önemli sorunumuz devletin çözmesi gereken sorunlardan bir tanesi dergahlarımız. Zorunlu din derslerini sadece zorunlu olmaktan çıkartmak değil, eğitimin demokratikleşmesi gerekir. Demokratik aynı zamanda ana dilde bir eğitim olmazsa olmazdır. İnancı bırak ailede öğrensin kendi kurumlarından öğrensin.

Devleti demokratikleştirmediğimiz süreçte bunları çözme şansına sahip değiliz.

Bunun hukuksal mücadelesini vereceğiz ama fiili olarak da meşru olarak da haklarımızı sonuna kadar savunmak içinde mücadele de edeceğiz.

Bir bütün Alevi kurumları ortak hareket ediyor yani bu çalışma içerisinde olmayan hiçbir kurum yok. Bu yasanın tümden geri çekilmesi için  yeniden taraflarla görüşülmesini talep edeceğiz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu