GüncelMakaleler

GÜNCEL | İran’da Bir Hayalet Dolaşıyor; Bir Genç Kadın İsyanı!

"Baskı ne kadar ağırlaşırsa mutlaka karşıtını, isyanı doğurur. Bunu yeniden görüyoruz ve bunun kadınların nasıl yaptıklarına şahit oluyoruz. Bunu bu kez ve en güzel biçimde genç kadın kitlesinin öncülük ettiği Jina Masha eylemlerinde gördük."

Haftalardır İran halkının kadın öncülüğünde gelişen isyanına şahitlik ediyoruz.

16 Eylül’de katledilen Jîna Masha Amini ülkenin birçok yerinde isyanın adı oldu. İran’da saçı fazla görünüyor diye gözaltına alınıp, darp edilerek öldürülen Mahsa Amini’nin diğer ismi de Jîna’ydı. Jîna, Kürtçe’de “hayat” demek. Jîna hayatı durdurmuş durumda.

İran halkının İslam Cumhuriyeti’ne karşı ilk isyanı değil. Ülke çapında en göze çarpan protestolar Haziran 2009, Aralık 2017-Ocak 2018 ve Kasım 2019’da gerçekleşti. Tüm bu protestolar, çoğu baskı ve ekonomik sebeplerle açığa çıktı ve temel olarak bunlara neden olan hükümet karşıtı eylemler aynı zamanda İslam Cumhuriyeti’nin devrilmesine yönelikti de gerçekleştirildi. Birçok şehirde bu protestolara çok sayıda insan katıldı. Molla rejimi, 1.500’den fazla kişiyi katledildiği, binlerce kişinin yaralandığı ve tutuklandığı 2019 protestolarının yanında 2009 ve 2017 eylemlerinde de halka şiddetle saldırdı.

Şu günlerde Jîna Masha Amini’nin katledilmesi sonucu açığa çıkan ve başta Kürt illerinde Rojhlat’ta yaygınlaşan bu isyan, İran halkının son yıllardaki protestolarının en fazla kadın isyanını barındırmaktadır. Çünkü İran hükümeti erkek egemenliği ve kadın düşmanı politikaları ile kadınları yok etmekte.

Kimi zaman namus adı altında, kimi zaman yasa adı altında kadınlar katlediliyor veya intihara sürükleniyor.

Son birkaç yıldır İranlı kadınlar başta başörtüsü zorunluluğu olmak üzere pek çok alanda tehdit, tutuklama, sürgün, hapis, kırbaç cezaları ve katliamlara karşın kadınların öncülük ettiği ve oldukça farklı yaratıcı eylemler gerçekleştirdi. Stadyumlara girişlerinin yasak olmasını protesto eden İranlı kadınlar sakal ve bıyık takarak makyajla erkek kılığında statlara girdiler. “Benim Gizli Özgürlüklerim”, “Beyaz Çarşambalar”, “İnkılâp Meydanı Kızları”, “Benim Kameram Benim Silahım” ve “Haydi Konuşalım” gibi hareketlerle başörtülerini çıkarıp görüntülerini sosyal medya üzerinden yayınladılar ve sokaklarda maruz kaldıkları şiddeti deşifre ettiler.

Şimdi de Jîna Mahsa sonrasında gelişen protestolarda kadınların en ön saflarda olduklarına, başörtülerini çıkarıp yaktıklarına şahit oluyoruz. Kadınların kendilerine dönük baskı ve katliamlara karşı ortaya koyduğu mücadele aynı zamanda İran’da baş gösteren ekonomik krizden en fazla etkilenen kadınların olması ve yoksul halkın isyana katılmasının bir önemli nedeni de bu kadın isyanının sınıfsal oluşudur.

Baskı ne kadar ağırlaşırsa mutlaka karşıtını, isyanı doğurur. Bunu yeniden görüyoruz ve bunun kadınların nasıl yaptıklarına şahit oluyoruz. Bunu bu kez ve en güzel biçimde genç kadın kitlesinin öncülük ettiği Jina Masha eylemlerinde gördük.

Kadınları bu sürece götüren nedenlere baktığımızda, zamanı geri sarmamız gerekecek. İran’da zaman, “İslam Devrimi” adı altında bir darbeyle durdurulup yüzyıllar öncesine geri sarıldığında yıl 1979’du. Humeyni 1 Şubat 1979’da, sürgünde olduğu Fransa’dan İran’a döndü. Çok geçmeden, 7 Mart’ta kadınların işe çarşafla gitmelerini öngören bir buyruk yayınladı. Bu kararname, İran’da Şah’ın devrilmesinin ardından, demokratik, eşitlikçi ve çoğulcu bir yönetim modeli kurulabileceğini hayalini vermişti.

Kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde yapmayı planladıkları yürüyüş günler süren bir protestoya dönüşmüş, on binlerce kadın Tahran’da sokağa çıkmıştı. O sırada Humeyni’nin oturduğu Kum kentinde de 3 bin kadar kadın sokaktaydı. Humeyniciler’in saldırılarına rağmen yılmadan sokakta kaldılar. Bu protestoların ardından bu emir geri çekildi, ancak bir yıl sonra yeniden masaya sürüldü. Kadınlar, yine başları açık şekilde ama daha küçük bir kitle olarak sokaktaydı.

Çok geçmedi, molla rejimi bir yıl sonra 9 yaşından büyük kız çocuklarının da örtünmesini zorunlu kıldı. 1980’li yıllar İranlı kadınlar için daha zor yıllar olacaktı. Bir dizi düzenlemeyle, kadınların hayatı erkeklerin iki dudağı arasından çıkacak izne bağlandı. Küçücük kız çocuklarını evliliğe zorlayacak değişiklik de hızla geldi. Evlilik yaşı 18 iken, 13’e düşürüldü. Ayrıca kadınların evlenmesi babalarının iznine bağlandı.

 

İranlı kadınlar umudu tazeliyor

Temmuz 2022’de, bir hafta içinde, kendilerini savunmak için kocalarını öldüren üç kadın idam edildi. Bugün isyana öncülük eden ve İran molla rejiminin sokak ortasında silahla ateş açmasına rağmen çekilmeyen kadınlar işte büyük oranda bu dönemdeki 9 yaşında olan veya bu dönemde doğan kadınlar. Çünkü Molla rejiminin baskısını iliklerine kadar hisseden bu yaştaki kadınlar ve kız çocukları sözcüğün gerçek anlamıyla “edi bese” diyerek  öfkelerini içinde büyüttü ve şimdilerde öfkesini sokağa taşıdı.

Molla rejiminin ağır saldırıları, yüzlerce kişinin katledilmesi, binlercesinin tutuklanmasına rağmen ellerinde başörtüleri, yazılama kalemleri ve dansları ile oldukça farklı yaratıcı ve aynı zamanda militan bir eylem biçimi ile yer alan İranlı kadınlar başta Kürdistan ve Türkiye olmak üzere en gerici, faşist iktidarların, erkek egemen devletlerin nasıl dize geldiğinin en güzel ve en somut örneklerini oluşturmaktadır.

Ortadoğu’da umut aşılayan İranlı kadınların isyanı en fazla Türkiye’yi ve Kürdistanlı kadınları heyecanlandırmaktadır. Erkek egemen devletin sözcüsü AKP-MHP faşist iktidarının kadın düşmanı politikaları, saldırı ve baskıları altında mücadele eden kadınlar bugünlerde İran’ı en yakından takip edenlerdendir. Türkiye’de yaşayan İranlı kadınların gözü kulağı Molla rejiminden kaçmak zorunda kaldıkları ülkelerinde rejimin yıkılıp yıkılmayacağı merakı ve heyecanı ile eylemlerde yer almakta. Ancak hem genç kadınların eyleme öncülük etmesi hem de isyanın dünyanın farklı ülkelerinde hayat bulması ile bu kez rejimin yıkılacağı umudunu daha fazla beslemektedir.

Keza İranlı genç bir kadın başörtüsünü çıkarıp şunu söylediğini için durumu özetlemektedir: “Yasemen’i tutukladılar, Müjgan onun sesi oldu, Müjgan’ı tutukladılar, Fereştah onun sesi oldu. Fereştah’ı tutukladılar, Ava onun sesi oldu. Ava’yı tutukladılar, ben onun sesi oldum. Beni de gelin tutuklayın!” Bu heyecanı ve öfkesi başta Kürt kadınları olmak üzere tüm kadınların bağrına yerleşmiş durumda.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu