EkolojiGüncel

GÜNCEL | Dersim’de “Maden Arama” Adı Altında Talan ve Yıkıma Hayır!

Tarih boyunca, yaşadığı coğrafyanın derelerini, yüksek dağ zirvelerini, ağaçlarını kısacası tüm canlıları kutsal gören ve onu koruyan bir inanç sistemine sahiptir Dersim halkı. Dersim halkı tıpkı dün olduğu gibi bugün de; geleceğine, doğasına, toprağına, suyuna elbette sahip çıkacak, direnecektir!   

Osmanlı’dan günümüze egemenlerin Dersim coğrafyası ve insanına yönelik düşmanlığı kesintisiz sürüyor.

Katliam, OHAL, köy boşaltma ve yakmalarla, yıkımla, Dersim halkını toprağından sürgün edenler, bu yetmeyince yeni adımlarla bu politikalarına hız verdi. Süregelen katliamlar eşliğinde Dersim coğrafyası, barajlarla/HES’lerle su altında bırakıldı, talana ve yağmaya açıldı. Ne zaman Dersim’de askeri bir operasyon olsa hemen arkasından ormanlar ateşe verilerek yakıldı, binlerce hektarlık alan küle çevrildi.

Dersim coğrafyasını yaşanmaz hale getirmek için bölgeye hiçbir yatırım yapmayan devlet, halkı yoksul bırakarak yapılan karakol ve kalekol inşaatlarında gizlice çalıştırdı; hayvancılık ve tarımı bitirdi. Dersim neredeyse her tepesine dağına yapılan karakollarla, askeri noktalarla, kulelerle adeta işgal edildi. Peyzaj düzenlemesi adı altında inanç yerleri tahrip edildi, bölge halkının kutsal saydığı dağ keçileri olmak üzere yaban hayvanları yurtdışına açılan ihalelerle devlet eliyle yok edildi/ediliyor. Meralar, köylülerin ortak kullandıkları araziler şirketlere peşkeş çekiliyor; “turizmi geliştireceğiz” bahanesiyle gelişi güzel alanlar sermayeye kaymakamlar eliyle tahsis edilerek ekolojik yıkım gerçekleştiriliyor, su kaynakları talan ediliyor.

Dersim bugün de maden arama adı altında rant uğruna büyük bir talanın girdabında.

Dersim’de son dönemde çok sayıda şirket, 56. bin hektarlık alanda madencilik faaliyetlerine hız kesmeden devam ediyor. Başta altın madeni olmak üzere ağır metal maden faaliyetleri genişleyerek sürüdürülüyor. Gelinen aşamada, tespit edilen tam 62.285 hektar büyüklüğünde alan için sondaj veya arama ruhsatı verilmiş durumda.

Bu projeler, altın, bakır, krom, kurşun gibi büyük madencilik projeleridir. Munzur sıra dağları, Yel Dağları boyunca ve Pülümür Bağır Dağı çevresinde, Dedeman, Haydaran, Nazimiye bölgesi ile Buyer Dağı gibi birçok alanda çalışma olduğu biliniyor. Bu projelerin gerçekleşmesi durumunda ortaya çıkacak sonuç her konuda tam bir yıkım olacak. Madencilik projelerinin gerçekleşmesi durumunda Dersim Merkez ile Ovacık-Hozat arasındaki ormanlık alan tamamen yok edilecek.

Madencilik projelerinden “Cevizlidere, Karataş, Söğütlü, Hanuşağı, Topuzlu, Burnak, Karayonca, Aşlıca, Sarısaltık, Kurukaymak, Yüceldi, Buzlutepe, Uzundal, Doludibek, Karaoğlan, Aktaş, Bilgeç, Kuşluca, Elgazi, Kızık, Işıkvuran, Otlubahçe, Çemberlitaş, Kozluca, Hanife Mahallesi, Geyiksuyu, Atadoğdu, Taşıtlı, Uzundal, Aşlıca, Garipuşağı, Bağırpaşa dağı, Karagöz, Dağbek, Sağlamtaş, Kırdım, Aşağı Bostanyurdu Mezrası, Yukarı Bostanyurdu Mezrası, Derindere, Mercimek, Yelören Mah, Işıklar Mevki, Kolankaya, Yeniköy, Akbayır  (Cankurtaran), Tozkoparan, Çevirme, Günboğazı, Gözen” köyleri doğrudan etkilenecek.

Dersim’de yıllardır kaçak yollarla sürdürülen maden çalışmalarına her geçen gün yeni maden sahaları ekleniyor, ilan ediliyor. Geçtiğimiz yıllarda kamuoyuna yansıyan bilgiler Dersim’de 145 maden projesinin bulunduğunu gösteriyor. Dersim’de son bir yılda yandaş büyük şirketlerin ağırlıkta olduğu maden firmalarına verilen maden sahası ruhsatı ise 60’ı aşmış durumdadır.

Dersim’in doğal sınırlarını oluşturan Karasu ve Peri çayları üzerinde yapılan projelerle ilin etrafı göllerle çevrelendi. Ovacık Mercan Şahverdi-Işıkvuran bölgesinden başlayıp Pülümür Hel Dağları ve Bağır Dağı eteklerine kadar uzanan (Eskigedik-Karagöz-Hasangazi-Kırklar) hat boyunca da kontrolsüz ve denetimsiz onlarca alanda maden arama faaliyetlerine devam ediliyor.

Tarıma elverişli topraklar tahrip edilirken, içme ve sulama su kaynakları, doğal kaynaklar kuruyor; yaban hayatı ve yaşam alanları ile mera alanları tahrip ediliyor. Ayrıca tarihi, kültürel ve inanç alanlarının yok edildiği bir süreç yaşanıyor.

Maden sahaları ekolojik, sosyal-kültürel ve ekonomik açıdan çok yönlü zararlara, köylülerin mağdur olmasına neden oluyor ve halk yoksulluğa mahkum ediliyor. Maden şirketlerinin amacı; binlerce ton üretim kapasitesiyle, asker, korucu, devlet desteğiyle dizginsiz bir yıkıma neden olsa da kârına kâr katmaktır. Bunu yaparken geniş bir sahada sondaj yoluyla dinamit patlatma gibi yöntemler kullanılarak, tüm canlılar için son derece tehlikeli ağır metallerin çıkarılması, taşınması ve biriktirilmesi hedefleniyor.

Açık ki ekolojik ve endemik açıdan son derece zengin bir coğrafya olan Dersim’in bunca hedef olmasının bir anlamı vardır.

Dersim, tarih boyunca zalimlere boyun eğmemiş, direnişin ve mücadelenin yurdu olmuş, dağ bakışlı şahanlara kucağını açmış bir coğrafyadır. Osmanlı’dan günümüze egemenlerin Dersim’e yönelik sistematik insansızlaştırma saldırılarının başlıca nedeni budur.

Bununla birlikte bu politikaların son dönemlerde artış göstermesinin kuşkusuz bir nedeni daha vardır. Bu bölgede yaşananlar ve yaşanacaklar; AKP-MHP iktidarıyla birlikte coğrafyamızın dört bir yanında mantar gibi biten HES’ler, JES’lerle; çoğu herhangi bir yeterlilik almadan, gerekli ÇED izinleri olmadan faaliyete geçen maden ocaklarıyla ekolojik dengeyi alt üst eden politikaların bir izdüşümüdür.

Tıpkı Karadeniz’de, Ege’de, Akdeniz’de ve T. Kürdistanı’nın diğer yerinde olduğu gibi.

Tarih boyunca, yaşadığı coğrafyanın derelerini, yüksek dağ zirvelerini, ağaçlarını kısacası tüm canlıları kutsal gören ve onu koruyan bir inanç sistemine sahiptir Dersim halkı. Dersim halkı tıpkı dün olduğu gibi bugün de; geleceğine, doğasına, toprağına, suyuna elbette sahip çıkacak, direnecektir!

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu