Güncel

DÜŞLERİNİZİ GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRECEĞİZ!

Sınıf savaşımında mücadele alanlarından gelen haberler kimi zaman sevinçlere yol açarken, kimi zaman da derin üzüntülere yol açmaktadır. Dersim’de bir kaza sonucu yitirdiğimiz Sefagül, Nurşen, Fatma, Derya ve Gülizar yoldaşların ölüm haberleri hepimizde tarif edilmesi zor bir acıya yol açmıştır. Elbetteki acı ve sevinç yaşamın doğasında vardır. Sınıf savaşımı gibi çetin bir mücadelede bunlar daha da sık yaşanır. Acılarıyla çelikleşmeyen, acılarından öğrenmeyen ve onları öfkeye dönüştürmeyen her militan acılarına yenilir, çöl sessizliğine gömülür.

Bu demektir ki, böylesi dönemlerde tüm enerjimizi, tüm gücümüzü, acılarımızı öfkeye dönüştürmenin kanallarına seferber etmeliyiz. Düşünüş ve hareket tarzımız boşalan mevzileri doldurma, devredilen mücadele bayrağını daha da ileriye taşımanın üzerinde odaklanmalıdır. Şehitlerimize sadakatle bağlılık bunu gerektiriyor. Nasıl ki şehit yoldaşlarımız tüm zorluklara, tüm dezavantajlara rağmen boşalan mevzileri doldurmak için ısrarla çabalarını sürdürdülerse, aynı çabayı bizim daha da ısrarlı bir tarzda sürdürmemiz gerekir. Hedefi net ve aydınlık olan militanlar, hedefe kilitlenmiş ve aydınlık geleceğe yürümede tereddüt etmeyen bir bilinç berraklığıyla ancak anılabilir.

Hiç şüphesiz yaşanan kazanın sonuçları oldukça ağırdır. Şu bir gerçek ki, tarihimizde bu tarzda bir kaza ilk de olsa, sınıf savaşımı içinde bu ve benzeri acı tecrübelerle karşılaşmak mümkündür. Yani tüm bunlar sınıf savaşımı doğası içinde vardır. Tüm sosyal ve ulusal kurtuluş savaşlarının tarihinde böylesi beklenilmeyen acı kayıplar olmuştur. Kuşkusuz bu gerçekliğe yeteri kadar vakıf olmayanların her şeyi masa üzerinde yapılacak çizim kadar basit görenlerin böylesi sonuçlar üzerinde sağlıklı değerlendirme yapmaları düşünülemez.

Sınıf mücadelesi tarihinde ilk olan yalnız böylesi ağır sonuçlu kaza değildir. Aynı zamanda örgütün çeşitli yönetim organlarında yer alan birden fazla kadın militanın şehit oluşu da bir ilktir. Onların kavgada ölümsüzleşmeleri sınıf mücadelesi için ne kadar büyük bir kayıpsa, savaşın öncüsü “ezilenin ezileni” olan kadınların mücadelede yüklenmiş oldukları tarihsel sorumluluk bakımından da eğitici bir ders ve yürünmesi gereken bir yoldur. Asıl üzerinde durmamız gereken nokta budur. En çok baskı altında olanların, en çok zulme uğrayanların kavganın ön saflarında olmaları, mücadelenin gelişimi ve başarısı için yaşamlarını ortaya koymaları kazanmanın en büyük teminatıdır. Dolayısıyla onların geride kalanlara bıraktıkları bayrağı daha ileriye taşımanın yolu, boşalan mevzileri doldurmaktan ve mücadelenin her alanında başta işçi ve emekçi kadınlar olmak üzere tüm ezilen kadınların örgütlenme çalışmasına daha bir hız kazandırmaktan geçer. Yeni Sefagüller, Nurşenler, Fatmalar, Deryalar, Gülizarlar ancak bu bilinçle, bu tarihi sorumlulukla açığa çıkarılabilir, adına layık bir tarzda anılabilir.  Çünkü onlar bunu yaptı, bunu yapmanın mücadelesini yürüttü. Onlar ne korkulara ne de zorluklara teslim olmadı. Onlar zorluklar karşısında diz çökenleri değil, direnerek savaşarak bayrak olanları örnek aldılar. Şimdi onların düşlerini gerçeğe dönüştürmenin görevi bizlerde.

1 Mayıs alanlarına, önder Kaypakkaya yoldaşı anma etkinliklerine onların düşlerini taşımalıyız. Merkezi görevlere yaklaşımda, sınıf çalışmasına, kadın faaliyetine, semt çalışmasına, gençlik faaliyetlerine onların düşlerini taşımalıyız. Onların düşlerini taşımak demek, daha çok kitleye gitmektir, devrim ve sosyalizm propagandasında yoğunlaşmaktır. Tek bir bireyimizi dahi örgütsüz bırakmamaktır. Tüm çalışmalarımıza kolektif düşünme ve hareket etme tarzını kazandırmaktır. Ve tabii ki tüm bu görevler savaşçı ve militan bir kimlikle yerine getirilebilir. Militan kimlik zorluklarla savaşma ve her türlü belirsizliği yadsımadır. Böylesi süreçlerde belirsizlikler, netsizlikler içinde boğuşanlar ezilenlerin kurtuluşu uğruna gereken fedakarlıkta bulunamazlar. Oysa militan kimlik, militan pratik böylesi süreçlerde safları netleştirir. Ve yürünmesi gereken yola ışık tutar. Ve onların düşlerini de ancak bu kimliği içselleştirerek gerçeğe dönüştürebiliriz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu