Güncel

Cumartesi Anneleri, Hayrettin Eren’in akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri, 921’inci haftada 21 Kasım 1980 tarihinde polisler tarafından gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Hayrettin Eren’in akıbetini sordu.

Cumartesi Anneleri, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması için düzenledikleri eylemin 921’incisini online gerçekleştirdi. Bu haftaki eylemde 12 Eylül askeri darbesinin ardından hakkında yakalama kararı olan ve 21 Kasım 1980 tarihinde polisler tarafından gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Hayrettin Eren’in (26) akıbeti soruldu. Açıklamayı Hayrettin Eren’in yeğeni Setenay Yarıcı yaptı.

‘Bu suskunluğu daha öncede yaşadık’

İstiklal Caddesi’ndeki patlamayı kınayarak açıklamaya başlayan Yarıcı, yaşanan patlamadan sonra İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin ve Jiyan Tosun’a karşı yapılan örgütlü saldırılara ilişkin “Yapılan ölüm tehditlerine karşı İstanbul Valiliği ve İstanbul Emniyeti başta olmak üzere tüm yetkililer uzun süre sessiz kaldı. Adalet Bakanı ise 3 gün boyunca sessiz kaldı. Saldırganları cesaretlendiren bu suskunluğu daha öncede yaşadık, tanıyoruz. Bugün susanların tarih önünde insan hakları savunucularına yönelebilecek saldırıların sorumlular olacağını hatırlatıyoruz” ifadelerini kullandı.

Otomobili karakoldaydı

Yarıcı, dayısı Eren’in, Fatih ilçesinde bulunan Saraçhane’de bir arkadaşıyla birlikte gözaltına alındığını ve polisler tarafından ilk önce Karagümrük daha sonra da Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğünü aktardı. Dayısı Eren’in gözaltına alındıktan sonra ailesinin, bulunduğu karakola gittiğini fakat polislerin “Oğlunuz burada yok” diyerek cevap verdiğini aktaran Yarıcı, ailesinin, karakolda Eren’in kullandığı otomobili gördüğünü de sözlerine ekledi.

Karakolda tutulduğu zaman aralığında Eren’i gören çok sayıda tanık olduğunu ama buna rağmen Eren’in gözaltına alındığı bilgisinin inkar edildiğini aktaran Yarıcı, ailesinin 42 yıldır dayısını bulmak için sürdürdüğü tüm girişimlerinin sonuçsuz bırakıldığını vurguladı. Yarıcı, “Ömürlerini evlatlarının akıbetini öğrenmeye yetmeyen Kemallettin ve Elmas Eren’in bıraktıkları yerden çocukları ve torunlarının ‘Hayri’mizi aramaktan ve adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz’ diyen seslerine eşlik edeceğiz” dedi.

Açıklamanın tamamı şöyle:

“921 haftadır söylüyoruz: Yaşam hakkını ihlal etmemek, tehlike ve risklere karşı etkili bir şekilde korumak devletin görevidir. Bu sorumluluğun layıkı ile yerine getirilmemesi sonucunda gerçekleşen İstiklal Caddesi’ndeki bombalı saldırıda altı insanımız yaşamını yitirdi, 81 insanımız yaralandı. Yaşamını yitirenleri saygıyla anıyor, ailelerinin acılarını tüm kalbimizle paylaşıyoruz. Kim tarafından yapılırsa yapılsın yaşam hakkını hedef alan bu insanlık dışı şiddeti kabul etmiyor, kınıyoruz.

Kamuoyuna yansıdığı gibi, olayın hemen ardından Cumartesi Anneleri’nin evladı ve avukatı Jiyan Tosun; bu menfur saldırı ile ilişkilendirilmek istendi. Hem Jiyan’ı, hem ailesini hem de hak savunucularını hedef gösteren bir komplo girişimi ile karşılaştık. Avukatlarımız Jiyan Tosun ve Eren Keskin’e örgütlü bir biçimde yapılan ölüm tehditleri karşısında, tüm çağrılarımıza rağmen, İstanbul Valiliği ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü başta olmak üzere yetkililer uzun süre suskun kaldı. Adalet Bakanı ise olaydan 3 gün sonra açıklama yaptı ve koruma kararı verildiğini açıkladı. Saldırganları cesaretlendiren bu suskunluğu daha öncede yaşadık, tanıyoruz.

Bugün susanların, tarih önünde insan hakları savunucularına yönelebilecek her türlü saldırının sorumlusu olacaklarını hatırlatıyor ve 921. haftamızın açıklamasına geçiyoruz.

Bu hafta Elmas ve Kemalettin Eren’in bıraktığı yerden, 12 Eylül işkencehanelerinde gözaltında kaybedilen “Hayrettin Eren için adalet istiyoruz” diyerek kamuoyu karşısındayız.

26 yaşındaki Hayrettin Eren, İstanbul’da yaşıyordu. 12 Eylül darbe koşullarında hakkında arama kararı vardı. 21 Kasım 1980 tarihinde otomobili ile İstanbul Saraçhane’ye gitti. Burada buluştuğu arkadaşı ile birlikte gözaltına alındı. Hayrettin, arkadaşı ve otomobili önce Karagümrük Karakoluna, oradan da Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.

Hayrettin, Gayrettepe Siyasi Şube’nin bodrum katında ağır işkence altındayken, kapıda bekleyen annesine “Gözaltında böyle biri yok!” denildi. Emniyetin bahçesinde duran otomobili gösterip, “Oğlumun arabası burada kendisi nasıl yok?” diye ısrar eden Elmas Eren tartaklanarak dışarı atıldı. Sonra Hayrettin’in arabası da kaybedildi.

Hayrettin Eren’i gözaltına alınırken, karakolda tutulurken ve siyasi şubede işkencedeyken gören çok sayıda tanık vardı. Ancak gözaltına alındığı inkâr edildi.

Sıkıyönetim Savcılığı’na yapılan suç duyuruları sonuçsuz bırakıldı. Aradan geçen 42 yılda hukuk işletilmedi. Hayrettin Eren’in akıbeti gizlendi, onu kaybedenler cezasız bırakıldı. Dosyayı canlandırmak için girişimlerde bulunmayı sürdüren Eren Ailesi üç kuşaktır Hayrettin’i ve adaleti arıyor.

921. haftamızda 42 yıldır Hayrettin Eren’in akıbetini açığa çıkarmayan ve uluslararası hukukta “sürekli bir suç” olarak tanımlanan gözaltında kaybetme suçunu cezasız bırakan tüm iktidarların suçun ortağı olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.

Adli mercileri hukuku işleterek Hayrettin Eren’in akıbetini açığa çıkartma ve sorumluların cezalandırılmasını sağlama görevini yerine getirmeye çağırıyoruz.

Kaç yıl geçerse geçsin; Hayrettin Eren için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 222 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu