DünyaGüncel

Çeviri-Haber | Hindistan’da siyasi tutukluların hapsedilmesine karşı dünya çapında protestolar*

"17 Eylül'de Hamburg, Hollanda, Avusturya Londra ve Roma'da faşist Hindutva hükümetinin tüm siyasi mahkumlarının serbest bırakılması için uluslararası çağrıda bulunan niteliksel olarak etkili protestolar düzenlendi."

Avrupa’nın demokratik topluluğu, Hindistan halkına uygulanan faşist baskıya, özellikle de işçi sınıfının, köylülerin ve Hindistan’ın ezilen ve sömürülen tüm halklarının yanında yer alan bir Adivasi olan Yoldaş Pandu Naroti’nin zamansız ölümüne karşı en içten taziyelerini ifade etti.

Maharashtra’nın Gadchiroli bölgesindeki yoksul bir Adivasi topluluğu olan Mureweda köyündeki ailesine ve arkadaşlarına başsağlığı diledi. Aktivistler, ICSPWI (Hindistan’daki Halk Savaşını Desteklemek için Uluslararası Komite) tarafından 13-19 Eylül tarihleri arasında siyasi tutukluların serbest bırakılması ve Hindistan’daki insansız hava aracı saldırılarının durdurulması talebiyle düzenlenen Dünya Çapında Eylem Haftası’nda eylem yaptı.

Naroti yoldaş, uygun tıbbi tedavi hakkından mahrum bırakılmasının ardından geçtiğimiz 25 Ağustos’ta 33 yaşında hapishanede hayatını kaybetmişti. Modi rejimi, hapishanedeyken haklarını ihlal ederek onun ölümünden doğrudan sorumlu olmuştur.

Sayıca az olmakla birlikte, 17 Eylül’de Hamburg, Hollanda, Avusturya Londra ve Roma’da faşist Hindutva hükümetinin tüm siyasi mahkumlarının serbest bırakılması için uluslararası çağrıda bulunan niteliksel olarak etkili protestolar düzenlendi.

İtalya’da protesto gösterilerine getirilen yasaklara meydan okuyan aktivistleri kutlamak gerekir. En kötü ekonomik krizlerin yaşandığı Avrupa’da bile faşizmin başka bir biçimde vurgulanması ve filizlenmesi son derece güncel bir zorunluluktur. Kolombiya’nın Bogota kentinde de bir protesto düzenlendi ve duvarlara insansız hava araçlarının acımasız saldırısını gösteren afişler asıldı.

Yoldaş Naroti, 2013 yılında HKP Maoist) ile komplovari bir şekilde ilişkilendirildikten sonra Hindistan’ın Yasadışı Faaliyetleri (Önleme) Yasasını ihlal etmekle suçlanarak tutuklandı. Naroti, 2017 yılında Modi rejimi tarafından eski Delhi Üniversitesi profesörü ve Devrimci Demokratik Cephe lideri G.N. Saibaba, Vernon Gonsalves, Sudha Bhardawaj, Anand Teltumbde, Gautam Navlakha, Rona Wilson, Arun Ferreira, Varavara Rao ve şimdi de Rupesh Kumar ile birlikte müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Binlerce Maocu, Müslüman ve Dalit aktivist düzgün bir yargılama yapılmadan suçlanarak hapishanelerde çürütülüyor.

Bhima-Koregaon protestosu sırasında “Maoist terörizm” adına Anand Teltumbde gibi Maoist hareketi açıkça eleştiren gerçek demokratların nasıl suçlandığını hatırlamalıyız. Bu tür tutuklamalar, Brahmanik Hindutva türünden proto-faşizmin yükselişinin ya da nüfuzunun bir göstergesidir. Maoist hareketi ezmek için değil, “Şehirli Naxalizm” adına tüm demokratik muhalefete ve anayasal demokrasiye sakatlayıcı bir darbe vurmak içindir. Liberaller, devletin gerçekleri çarpıtmak ve sahte kanıtlar üretmek için başvurmadığı yol bırakmadığını incelemelidir.

Tutuklamalar, mevcut BJP rejiminin Brahaminik kast sisteminin hegemonyasını nasıl savunmak ve Dalitlerin tüm hak iddialarını nasıl ortadan kaldırmak istediğini göstermiştir. Benzer şekilde Keşmir’deki demokratik aktivistler de mağdur edilmiştir. Onun öldürülmesi faşist Modi rejiminin elindeki ilk cinayet değildir. Bir yıl önce 82 yaşındaki Adivasi hakları savunucusu Fr. Stan Swamy hapishanede sağlığını kaybetti.

Hindistan’ın aktivistleri, ilericileri ve hak savunucuları hapishane duvarları arasında çürümeye devam ettikçe daha fazla ölüm yaşanacaktır. Maoist siyasi mahkumlar ve demokratik Hint devrimcileri, yeryüzünün milyonlarca talihsiz insanını köleleştiren yıkıcı ve gerici bir sisteme karşı hayatlarını ortaya koydukları için suçlandılar. Onlar hayatlarını, her gün 6.000 çocuğun ölümünden doğrudan sorumlu olan ve çok uluslu şirketlerin karlarının yağmalanmasının önünü açmak için on milyonlarca Hintliyi yaşam alanlarından eden ve geçim kaynaklarını yok eden bir sisteme karşı savaşmaya adadılar. Hindistan’ın gerici hükümeti, ikiyüzlü bir şekilde kendisini dünyanın “en büyük demokrasisi” olarak göstermektedir.

Gerçek şu ki, bu en büyük demokrasi, Hindistan’daki komprador ve feodal burjuvazinin tekelini himaye etmek için bir şiddet ve baskı aracı olarak hareket etmektedir. Son yıllarda ülke çapında siyasi mahkumların serbest bırakılması komitesinin yanı sıra Batı Bengal Demokratik Hakları Koruma Derneği, Delhi Demokratik Haklar için Halklar Birliği ve Telenagana ve Andhra Pradesh Sivil Özgürlükler Komitesi gibi sivil özgürlük grupları tarafından kayda değer protestolar gerçekleştirilmiştir. Pencap’taki demokratik hareketin yanı sıra Arundhati Roy ve Himanshu Kumar gibi önemli isimlerden de kayda değer sesler yükselmiştir.

Sivil haklar hareketinin daha geniş kesimleri kapsaması, işçileri ve köylüleri de içine alması ve entelektüellerle sınırlı kalmaması gerekmektedir. Maoist harekete karşı çıkanların bile bu hareketin filizlenmesine neden olan kökleri kavraması önemlidir; bu kökler Adivasilerin şirket ve egemen sınıflar tarafından barbarca ezilmesinde yatmaktadır.

Bu tür protestolar, hak ihlallerinin daha geniş çerçevesi ışığında ve bir bütün olarak faşizme karşı görülmelidir. Asıl düşman, Adivasi toplumunu dişiyle tırnağıyla yağmalayan şirketlerdir. Dünya çapındaki sivil özgürlükler hareketinin Maoist bir cepheye değil, neo-faşizmin yükselişine meydan okuyacak geniş tabanlı bir platforma dönüştürülmesi önemlidir.

Avrupa’da Filistinli aktivistlerin ve Müslümanların hedef alınması olağan bir durumdur. Avrupa işçi sınıfı ve gençliğinin, neo-faşist dirilişi söndürmek amacıyla kendi krizlerini üçüncü dünyadaki şirket sömürüsüyle özdeşleştirmesi ve ilişkilendirmesi zorunludur.

*Harsh Thakor Haberi: Harsh Thakor, Hindistan’daki kitle hareketlerini takip eden ve uluslararası devrimci mücadelelerle temas halinde olan serbest bir gazetecidir.

Kaynak: Tıklayınız 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu