GüncelMakaleler

BELLEK | Ölümsüzlerimizi Anıyoruz

Komünizm ve devrim için ölümsüzleşenlerimiz, enternasyonal proletaryanın, ezilen hakların ve ülkemizde işçi sınıfının, emekçi halkımızın, Kürt ulusunun, Alevilerin, kadınların, gençliğin mücadelelerinde var olmaya ve yaşamaya devam ediyorlar.

Proletarya partisi 1978 yılında Ocak ayının son haftasını “Devrim ve Komünizm Şehitlerini Anma Haftası” olarak ilan etmiştir. Bu hafta sırasında yapılacak etkinlikler, eylem ve pratiklerde; demokrasi, devrim ve komünizm mücadelesinde ölümsüzleşenlerin unutulmadığı, sınıf mücadelesi pratiği içinde yaşamaya devam ettiği bir kez daha ifade edilecektir.

Ülkemiz demokrasi ve devrim mücadelesinde Ocak ayının bizler açısından ayrı ve özel bir önemi vardır. Bunun nedeni coğrafyamızda komünist partisinin kurucusu Mustafa Suphi ve 14 yoldaşının Kemalistler tarafından katledilmesi, Maria Suphi’nin tutsak edilmesidir. Yine ilk şehitler Ali Haydar Yıldız, Meral Yakar bu ayda ölümsüzleştiler.

İbrahim Kaypakkaya bu ayda yaralı olarak esir düştü. Alman işçi sınıfının öncüleri Rosa Luxsemburg ve Karl Liebknecht, Alman devleti tarafından bu ay içinde katledildiler. En önemlisi de proletaryanın büyük öğretmenlerinden, Ekim Sosyalist Devrimi’nin önderi Lenin’i bu ayda ölümsüzlüğe uğurladık.

Devrim şehitlerini andığımız bu ayda dünya proletaryasının öğretmenlerinden Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao Zedung’u da bir kez daha anıyoruz. Yine Türkiye devrim mücadelesinde güneşe uğurladığımız devrimci hareketin önder kadrolarından Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Ulaş Bardakçı, Kemal Pir, Mazlum Doğan, Baba Erdoğan şahsında güneşe uğurladıklarımızı bir kez daha anıyoruz.

 

Ölümsüzler mücadelemizde yaşıyorlar!

Güneşe uğurladıklarımızı andığımız bu süreçte dünyada ve bölgemizde emperyalistler arasında çelişmelerin ve çatışmaların yoğun bir şekilde yaşandığına tanıklık ediyoruz. Bu süreç önümüzdeki yıllarda uluslararası alanda sınıf mücadelelerinin yükselişine neden olacaktır.

Emperyalistler arasındaki çelişkilerin keskinleştiğine yer yer silahlı çatışmalara evrildiğine tanık oluyoruz. ABD-NATO-AB emperyalistleriyle Rusya emperyalizmi arasındaki çatışmanın en son yaşandığı alan Ukrayna oldu. Ukrayna devleti 2014 yılından bu yana ABD-NATO-AB’nin de kışkırtmasıyla Rus kökenli vatandaşlarının çoğunlukta yaşadığı Donbas bölgesindekilere yönelik saldırılarını son dönemde daha da arttırmıştı. Buradaki saldırılar bir bölgesel savaşa dönüşmüştü.

Rusya’nın Donbas bölgesindeki Rus kökenli vatandaşlarına yönelik Ukrayna devletinin organize ettiği neo-nazilerin saldırıları bahane ederek Ukrayna’yı işgale yönelmesiyle savaşın boyutu yükseldi. 2022’nin Şubat ayında büyük bir saldırı başlatarak Rusya’nın Ukrayna’nın bazı bölgelerini işgal etmesiyle emperyalistler arasındaki kriz daha da derinleşti.

Rusya’nın işgali ve bombardımanlarıyla Ukrayna’nın şehirlerinin alt yapıları tarumar edildi. Ukrayna’dan milyonlarca insan göç ederek Avrupa’da sığınmacı/mülteci durumuna geldi. Başta ABD olmak üzere Almanya ve diğer AB ülkeleri silah üretimine, silahlanmaya ağırlık verdiler. Emperyalist silah üreticileri şirketler Ukrayna savaşında yeni ürettikleri silahlarını deneme fırsatı buldular.

Rusya ile Ukrayna savaşı öncesinde Ukrayna’yı Donbas bölgesine yönelik saldırılarında kışkırtan ve destekleyen emperyalistler Rusya’nın işgali ve sonrasında da Ukrayna’yı yeni, modern silahlarla donattılar, bolca silah satarak borçlandıran emperyalist güçler Rusya’ya karşı savaşa katılacak faşistleri/Neo-Nazileri de paralı asker olarak göndermeyi de ihmal etmediler. Savaşın seyrinin, çatışmaları artmasıyla emperyalistler nükleer savaş tehditlerini üst perdeden dillendirmeye de başladılar.

ABD emperyalistleri Asya Pasifik’te Çin’le ekonomik savaşını Tayvan üzerinden bir bölgesel çatışmaya/savaşa dönüştürmek için fırsat kolluyor. Tayvan yönetimini Çin’e karşı sürekli kışkırtıyor. Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi’nin yaptığı ziyaret ve verdiği destek tam da buna işaret etti. Bu ziyaretin ardından Çin askeri bir tatbikatla yanıt vermekte gecikmedi.

Geride bıraktığımız 2022 yılı emperyalist devletlerin silahlanmaya daha fazla bütçe ayırdıkları bir yıl oldu. Ezilen dünya halklarının ve işçi sınıfının düşmanı olan emperyalist-kapitalistlerin pazarlarını daha da genişletme savaşlarına hazırlandıkları bir yıl oldu.

Bölgemizde de emperyalistler arasındaki çatışmaların bölgesel savaş alanına dönen Suriye’ye yönelik faşist Türk devletinin saldırıları sürüyor. Kürt ulusunun Rojava’daki demokratik kazanımlarını kabullenemeyen TC devleti saldırganlıkta sınır tanımıyor. Hava sahasını kontrol eden emperyalistlerin oluru/desteğiyle uçaklar, helikopterler, SİHA ve İHA’larla Kürt halkının başına bomba yağdırıyor. Sınır içinde ve sınır dışında Kürt halkının başına bomba yağdırıyor.

Sınır içinde ve sınır dışında Kürt halkına yönelik saldırılar hız kesmiyor, öyle ki Rojava’dan Irak Kürdistanı’na karadan ve havadan saldırılarına Zap, Metina ve Avaşin’de kimyasal silah kullanması da eklenmiş durumda. TC devletinin gerillaya karşı kimyasal gaz kullandığı basına yansıyan haberler arasında. Diğer yandan TC’nin sivil ve askeri yetkilileri Ermenistan ve Yunanistan’a da tehditler savuruyorlar!

Türk hakim sınıfları işçi sınıfı ve emekçi halka da derin bir yoksulluk yaşatıyorlar. Ülke işçiler için cehennem, patronlar için ise cennete dönüşmüş durumdadır. İşçi sınıfının en temel hakkı olan grev hakkı “milli güvenliği bozucu nitelikte” gibi gerekçelerin arkasına saklanılarak cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle gece yarılarında erteleme/yasaklama yoluna gidiliyor.

AKP’nin iktidar olduğu bu süreçte 19 grev ertelenerek/yasaklanarak 195 bin işçinin haklarının gasp edildiğine tanık olduk. Ancak işçi sınıfının direnişlerinin dönem dönem bu yasakları çöp sepetine attığına da tanıklık ettik.

En son Birleşik Metal-İş’e bağlı işçilerin Bekaert fabrikasındaki greve çıkmasını yasaklayan cumhurbaşkanlığı kararnamesini tanımayıp grev önlüklerini giymeleri ve fabrika kapısına “bu iş yerinde grev var” pankartını asıp ve direnişlerini kazanımla sonuçlandırmaları buna örnektir.

Komünizm ve devrim için ölümsüzleşenlerimiz, enternasyonal proletaryanın, ezilen hakların ve ülkemizde işçi sınıfının, emekçi halkımızın, Kürt ulusunun, Alevilerin, kadınların, gençliğin mücadelelerinde var olmaya ve yaşamaya devam ediyorlar.

Ölümsüzlerimizi andığımız bu süreçte işçi sınıfı ve emekçi halkın sınıf mücadelelerinde, devrimci eylemlerinde ölümsüzlerimizi anmaya ve mücadelelerini yaşatmaya devam etmemiz gerektiği bilinciyle mücadeleye sarılalım.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu