GüncelMakaleler

ANALİZ | Mahsa Amini İsyanı: İran Direniş Geleneğini Yeniden Siyasallaştırıyor

Şu an İran’da en küçük bir kıpırdanış bile kendini, rejim karşıtı mücadelede, rejimin devrilmesi talebinin içinde buluyor.

16 Eylül’de başörtüsünü şeriat kurallarına göre takmadığı gerekçesiyle katledilen Mahsa Amini’nin ardından başlayan isyan, İran’daki Molla rejimini sarsan etkisiyle büyüyerek devam ediyor.

Şeriat’ın ilan edildiği 1979 öncesi ve sonrasını kapsayan İran halkının zalimlere karşı direnişi on yıllardır sönümlenmeden devam ediyor. 1979 sonrası siyasal talepli eylemlerin yasaklanması, böylesi eylemlere devletin azgınca bir şiddetle saldırması, tüm bu tarihsel kesitte binlerce insanın demokratik haklarını talep ettikleri için katledilmiş olması, on binlerce insanın hapishanelere atılması, kitlelerin iktidara yürüyüşünü engellese de İran halkının içindeki isyan ateşini sürekli harladı.

’79 sonrası gerçekleşen 20 ayrı halk isyanında bu denli öne çıkmayan siyasal vurgu, rejimin değiştirilmesi talebinin tüm baskılar sonrası cılızlaşması durumu, nihayet Mahsa Amini direnişiyle parça parça edildi.

Şu an İran’da en küçük bir kıpırdanış bile kendini, rejim karşıtı mücadelede, rejimin devrilmesi talebinin içinde buluyor. Bu gerçeklik, Mahsa Amini isyanının neden İran’ın tüm toplumsal kesimlerinden direniş desteği alabildiğinin hatta destekten de ziyade bu farklı toplumsal kesimlerin doğrudan kendi direnişi olabildiğinin ve bu zamana kadar gelen tüm direnişleri “yalnız”lığından kurtarmasının temel nedeni konumundadır.

İran’da Mahsa Amini direnişine kadar meydana gelen yakın tarihli yaşanan gelişmeler, direniş ve isyanlar; bugün Mahsa Amini direnişinde bardağı taşıran son damlayla fırtınanın kopmasına ve şeriat biçimini almış sömürücü zalimlerin hükümdarlığının, İran egemenlerinin sarsılarak titremesinin vesilesi oldu.

45 yaşındaki bir kadın hakları aktivisiti verdiği demeçte: “Güvenlik güçlerinin gözündeki korkuyu gördüm” dedi. İran’daki direnişlerin aktif bir parçası olan bir başka eylemci: “Ama benim için en önemli olan, başörtümü çıkartıp, polisin gözleri önünde yürümekti” şeklinde konuştu.

Mahsa Amini’yi başörtüsünü kendi koydukları kurallara göre takmadığı için katleden ve İran İnsan Hakları Örgütü’nün 12 Ekim tarihli yaptığı açıklamaya kadar 23’ü çocuk 201 kişiyi katleden İran devleti ve onun bekçileri, yaydıkları bu zulme rağmen korkuları artık gözlerinden okunuyor.

Onların içlerinde aslında her daim var olan bu korkunun artık gözlerinden okunabilmeye başlamasının nedeni şüphesiz direnişin İran’ın tamamına yayılması, bütün toplumsal kesimleri talepleri ve hedefleri bağlamında içerisine alması, egemenlerin kendi iktidar alanlarının giderek daralması ve egemen iktidarın nüfuzunun altının giderek boşalmasıdır. İran’daki Molla rejiminin elinde iyiden iyiye şiddet unsurlarından başka bir şey kalmadı.

Mahsa Amini direnişleri sırasında hükümet yanlısı yapılan az sayıda eylem dahi cılız ve cansız geçiyor.

Amini direnişine kadar ise İran’daki son birkaç yıllık aslında sürekli bir canlılığa sahip olan bütün gelişme ve direnişler kendi içlerinde yaşanıp, “bitiyordu!”. Amini isyanıyla birlikte bunların aslında bitmediğini pek yakında görecektik…

23 yaşındaki Soheyla Abidî, 15 yaşındayken zorla evlendirildiği erkeği “kasten öldürmekten” idam cezasına çarptırıldı. 27 Temmuz’da Abidî, Sine Hapishanesi’nde idam edildi. Feranek Biheştî 5 yıl önce zorla evlendirildiği erkeği “kasten öldürmekten” idam cezası aldı ve Soheyla Abidî’nin idam edilmesini izleyen günlerde Urmiyê Hapishanesi’nde idam edildi. İran’da 2022 yılının ilk 6 ayında 251 kişi idam edildi.

5 Mayıs 2020’te Huzistan eyaletinde zamlara karşı protestolar yaşandı. Ekmek, yağ, yumurta ve makarna gibi temel gıda maddelerine gelen zam, halkı sokağa döktü.

Aynı eyalette bir yıl aradan sonra Haziran 2021’de bu kez de elektrik kesintileri ve su kıtlığı yaşandı. Hükümetin su politikalarına karşı çiftçiler başta olmak üzere yöre halkı isyan etti. Halk haftalarca sokakları terk etmedi.

İran’ın 10 kentinde yaşam standartları ve düşük maaşlar nedeniyle protesto gösterileri düzenlendi. Aynı tarihlerde hükümetin sübvansiyonları kaldırmasının ardından temel gıda ürünlerinde meydana gelen fiyat artışlarına tepki için Huzistan eyaletine bağlı Dezful, Endimeşk ve İze kentlerinde eylemler düzenlendi.

Haziran ayına gelindiğinde ise başkent Tahran’da eylemlerin adresi Meclis binası önü oldu. Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Çalışma Bakanı Huccetullah Abdulmeliki aleyhine sloganlar atıldı ve binlerce insan “Enflasyon, pahalılık milletin belası” ve “Ne Meclis ne de devlet milleti düşünüyor” yazılı pankartlar taşıdı.

Tüm bunların  üzerine İran’ın en büyük endüstri alanı ve sermaye kaynağı olan petrol kaynaklı enerji sektöründe de isyan patlak verdi. 22 Haziran’da başlayan ve 8 ile yayılan 60’tan fazla fabrikada grevlere dönüşen isyan son 40 yılın en kapsamlı eylemlerinden olduğu düşünülüyordu.

Ülkenin güneyinde, yaz sıcaklıklarının 50 dereceyi aştığı izole tesislerdeki grevci işçiler, ulusal petrol şirketindeki meslektaşlarıyla kıyaslanabilir ücret talep ediyor ve ayrıca uzak şehirlerdeki ailelerini ziyaret etmek için ayda 10 gün izin istiyorlar. Grevdeki işçiler, ayda yaklaşık 200 dolar kazanıyor; haftada bir tam gün ve ayda 2 defa yarım gün izin alıyorlardı.

2009 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ise tartışmalı bir şekilde Ahmedi Nejad’ın kazandığının açıklanmasının ardından binlerce kişi sokaklara çıkmıştı. Yüzlerce kişi gözaltına alınmış, 15 kişi ise yaşamını yitirmişti.

2018’de de halk pahalılık, işsizlik, kadınlara özgürlük gibi birden çok nedenle sokağa dökülmüştü. 2019’da benzin fiyatlarındaki % 200’e varan zam da büyük protestoları tetiklemişti.

“Mollalar, yıkılın karşımızdan!”

Farklı süreçlerde gerçekleştirilen ve aslında toplamda İran’ın büyük bir kesimine yayılan bu eylemler, siyasal taleplerden ziyade, ekonomik istemlerle karakterize oluyordu. Bütün bu yapılan eylemler halkın önemli bir kesiminin desteğini alıyor olsa da bu destek aktif bir desteğe dönüşme sorunu yaşıyor ve bu eylemlere sempatiyle bakılıyor olmasından ileriye gitmiyordu.

Mahsa Amini direnişiyle beraber her toplumsal talebin arkasında yatan siyasal talepler hızla dirildi. Direniş aniden siyasal bir içerik kazanarak mevcut iktidara, İran Siyasal İslam Cumhuriyeti’nin kendisine yöneldi.

Eylemleri ve kitleleri bölmek için bugüne kadar faydasını göstermiş olan İran devletinin manipülatif söylemleri bugünkü eylemlerde etkisini göstermedi. Etnik yapı, inanç, ulusal fark, bölgesel ve cinsiyet farklılıklarına dayanan çelişkiler hızla daha sınıfsal bir potada eridi. Ve bu durum Amini direnişinin İran toplumunun bütün kesimleri tarafından büyütülmesini sağladı.

Şii Müslümanlığının muhafazakar merkezleri olan Meşhed ve Kum’un gelinen aşamada her sokağı bir direniş merkezine dönüştü. Her iki şehirde de kadınların önde olduğu genç göstericiler, kendi başörtüleri de dahil olmak üzere İslam Cumhuriyeti’nin kutsal sayıldığı sembollerini ateşe verdi.

Etnik olarak Azeri olan Tebriz kenti ve Hazar Denizi yakınlarındaki Amol ve Nowshahr kasabalarında kolluk güçleri defalarca geri çekilmek zorunda kalırken, Basra Körfezi’ndeki Buşehr, Bandar-Abbas ve Qeshm limanlarında da aynı yoğunlukta gösteriler yaşandı.

Ortaokul ve lise öğrencileri, düzenlenen rejim karşıtı protestolarda “Bu yıl bu rejim devrildi”, “İran’ı geri alacağız”, “Mollalar, yıkılın karşımızdan”, “Diktatöre ölüm” sloganları attı.

Tahran’da da pek çok okulda öğrenciler zorunlu tesettürlerini çıkarttı. Pek çok okuldan öğrenciler, Şerif Teknik Üniversitesi’ndeki polis saldırısını kınayarak dayanışma içinde olduklarını vurguladı.

Buşehr eyaletine bağlı Aseluye kentindeki Buşehr Petrokimya Projesi’nde çalışan işçiler ile Abadan ve Kengan rafinerilerinde çalışan işçiler greve gitti.

İşçiler, molla rejimi aleyhine sloganlar attı ve şantiye yollarını taşla kapattı.

Grev konusunda daha önce uyarıda bulunan, “baskılar” ve “kışla atmosferine” son verilmediği takdirde sessiz kalmayacaklarını söyleyen İran petrol ve petrokimya sanayisi işçileri, çalışmayı durdurma kararı alarak greve başladılar. Ayrıca, İran petrol endüstrisi işçileri de protestoculara yönelik baskı ve tutuklamaların devam etmesi halinde çalışmayı bırakacaklarını belirtti.

Petrol iş kolundaki bu grev İran’ın merkez bölgesindeki demir çelik fabrikalarının işçi örgütleri yönetimlerini de harekete geçirerek grev çağrısında bulunmalarını sağladı.

İran Öğretmen Sendikaları Koordinasyon Konseyi de ülke çapında bir öğretmenler grevi bildirisi yayınlayarak grev çağrısı yaptı.

Tüm bunların yanında, ülke aydınlarının ve görece varlıklı kesimlerin de desteğini günden güne artırarak almayı başaran Amini direnişinde, direnişi ileri taşıyan gücü, büyük bir ağırlıkla yoksul kesimler ve esasta da onların çocuklarından oluşuyor.

Tüm bunlar henüz iktidar, sınıf bilinciyle donanmamış olsa da eylemlerin daha fazla siyasal bir alana kaydığını ve giderek politikleştiğinin göstergesidir. Mahsa Amini direnişinde siyasal taleplerle mevcut rejime yönelme halindeki fark, sınıfın eylemlere katılım düzeyinden çok sınıfın, yoksul kesimlerin eylemlere nasıl katıldığı tarafından açığa çıkmaktadır. Bu durum ve yaşanan tüm bu süreç bizim açımızdan da öğretici olmaktadır.

İran’ın yakın tarihindeki bu gelişmeler Türkiye’deki sınıf mücadelesi açısından ilham ve güç kaynağı niteliğindedir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu