GüncelMakaleler

ANALİZ | Çin’in Yükselen Gücü Ne Anlatıyor?

Çin sermayesinin yayılma stratejisinin ABD emperyalizminde yarattığı öfke, Çin ile Tayvan arasında yaşanan bağımsızlık, sömürge olarak elde tutma mücadelesine ABD’nin de dahil olmasını getirdi.

Yunanistan’ın en büyük limanı olan Pire Limanı’nda 22 Ekim’de yaşanan iş cinayeti sonrasında başlayan grevle birlikte Çin sosyal emperyalizminin başta bu liman olmak üzere diğer ülkelerdeki yatırımları yeniden konuşulmaya başlandı. Son dönemde giderek artan ABD-Çin ticaret savaşlarının nedenlerinden birisi olan Çin’in giderek artan ölçüde Ortadoğu ve Afrika pazarında ağırlığını ve buna paralel olarak Avrupa ile de ticaretini artırmasının vardığı boyutları incelemek, ABD-Çin emperyalistleri arasındaki ticaret savaşlarının gelecekte varabileceği yeri anlamak açısından faydalı olacaktır.

Çin’in tarihi İpek Yolu’nu yeniden canlandırmaya yönelik yeni stratejisi olan “Kuşak ve Yol İnisiyatifi” muazzam büyüklükte sermaye (1 trilyon dolar) yatırımını içermekte. Proje, Çin’in sanayi ağlarının olduğu noktadan başlayarak Rotterdam’a kadar ulaşacak demiryolu ve denizyolu taşımacılığını içeren önemli yatırımları kapsıyor.

Çin böylelikle denizyolu taşımacılığını yapabileceği limanlara kavuşmakla kalmıyor, denizyolu taşımacılığının yarı süre ve maliyetine tekabül eden demiryolu taşımacılığı ile bu hattı yedeklemiş de oluyor.

Meydana gelen iş cinayeti ve sonrasında grevin gerçekleştiği Yunanistan’ın Pire Limanı da Çin’in yukarda anılan stratejisi gereği önce % 51’ini sonrasında ise toplamda % 67’sini satın aldığı bir liman olma özelliği taşıyor.

Çin’in “Kuşak ve Yol İnisiyatifi” (BRI- the Belt and Road Initiative) kendi aktarımlarına göre farklı birkaç güzergahı içeriyor. Bunlar; Çin-Moğolistan-Rusya, Çin-Merkez ve Batı Asya, Çin-Hindi Çini Yarımadası, Çin-Pakistan, Çin-Bangladeş-Hindistan-Myanmar. (Kaynak; http://www.kusakveyol.org/ )

Yine kendi açıklamalarına göre proje, 65 ülkeyi içeriyor; Doğu Asya; Çin, Moğolistan, Güneydoğu Asya; Brunei, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland, Timor-Leste, Vietnam, Orta Asya; Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan

Ortadoğu ve Kuzey Afrika; Bahreyn, Mısır, İran, Irak, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Umman, Katar, Suudi Arabistan, Filistin, Suriye, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen

Güney Asya; Afganistan, Bangladeş, Bhutan, Hindistan, Maldivler, Nepal, Pakistan, Sri Lanka

Avrupa; Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Belarus, Bosna Hersek, Hırvatistan, Çekya, Estonya, Gürcistan, Macaristan, Letonya, Litvanya, Makedonya, Moldova, Karadağ, Polonya, Rusya, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Türkiye, Ukrayna.

Projenin doğasına uygun olarak Çin sermayesi uzun zamandır Akdeniz ülkelerinin stratejik limanlarını satın alıyor. Yunanistan’ın Pire Limanı, Türkiye’nin en büyük ikinci limanı olan Kumport Limanı, ABD ile ilişkileri düşünüldüğünde fazlasıyla şaşırtıcı olarak İsrail’in Hayfa Limanı, İtalya’nın Trieste Limanı bu yayılma stratejisine bağlı olarak Akdeniz’de satın alınan limanları oluşturuyor. Diğer taraftan Avrupa’da Belçika’nın Zeebrugg Limanı da Çin sermayesinin yatırım yaptığı limanlar arasında yer alıyor.

Çin’in yayılım projesinin sadece denizyolunu içermediğini tren ve karayolu taşımacılığını da içerdiğini belirtmiştik. Bu bağlamda Kazakistan’da devasa bir alanda konteyner yükleme boşaltma istasyonu kurduğunu ekleyelim. Elbette Çin’in MENA (Middle East and North Africa-Ortadoğu ve Kuzey Afrika) ülkelerine yönelik her askeri ticari hamlesinin ABD ve AB sermayesini endişelendirmesi gibi Kazakistan ve İran ile geliştirmekte olduğu ticari ilişkiler de Rus sermayesini endişelendiriyor.

Ancak hem Çin hem de Rusya’nın halihazırda birbirlerine karşı konumlanmaktan çok ABD hakimiyetine ve kendilerine karşı ABD tehdidine karşı konumlandıklarını söylemek doğru olacaktır.

Çin’in karayolu taşımacılığı ağının bir parçasını da Türkiye’de yaptığı satın almalar oluşturmaktadır. Kuzey Marmara Otoyolu ve Avrasya Otoyol İşletmesi’nin (3. Köprü) % 51’i Çin sermayesi tarafından satın alınmış durumdadır.

Emperyalistler arası çelişkiler keskinleşiyor!

Ortadoğu, Kazakistan ve İran’daki sermaye yatırımlarına benzer olarak Afrika’da da Çin sermayesi satın almalar yoluyla yayılmakta buradaki ülkeleri stratejik olarak kendi cephesinde konumlandırmaktadır.

Çin’in 1997’de 5.7 milyar dolar olan Afrika yatırımları, bugün 400 milyar doların üzerine çıkmıştır. Artan sermaye ihracının buradaki ülkeleri siyasal olarak da Çin’e bağlı hale getirdiğini belirtelim. Bir örnek olarak 53 Afrika ülkesinden 46’sı Çin’in sömürgeci politikalarından olan ve Tayvan, Tibet, Hong Kong’un Çin’e bağımlı sayıldığı “tek Çin” politikasına destek vererek anılan ülkelerin bağımsızlığını tanımaya yanaşmamaktadırlar.

Çin sermayesinin Avrupa’da ise Yunanistan, Belçika, İngiltere’de önemli oranda yayıldığını belirtmiştik. Diğer taraftan ABD sermayesinin kimi yaptırım ve zorlamaları ile Çin ile ticaret geliştiren ülkelerin aynı zamanda Çin’e karşı ticari yasak-kota uygulamalarına giriştiklerine de tanıklık ediyoruz. Bu anlamıyla emperyalist güçler arasındaki rekabetin tüm biçim ve yoğunluğuyla birlikte yaşanmakta olduğuna şahitlik ediyoruz.

Örneğin Brexit kararı sonrası önemli ekonomik gerileme yaşayan İngiltere, kapitalist sistemde daha dinamik bir aktör olarak öne çıkan Çin sermayesine kapılarını açarak yaşadığı gerilemenin etkisini azaltmayı hedefledi. Ancak ilginçtir ki, aynı İngiltere Huawei, ZTE gibi Çinli teknoloji şirketlerine kimi sınırlamalar getirerek, bir anlamda ABD’nin taleplerine olumlu yanıt vermektedir.

Çin sermayesinin yayılma stratejisinin ABD emperyalizminde yarattığı öfke, Çin ile Tayvan arasında yaşanan bağımsızlık, sömürge olarak elde tutma mücadelesine ABD’nin de dahil olmasını getirdi.

ABD Başkanı Biden’ın “Eğer Çin Tayvan’a müdahalede bulunacak olursa ABD en sert şekilde cevap verecektir” sözleri bununla ilgilidir. Bu açıklama, Çin ile ABD arasında yaşanan gerilimin emperyalist güçler arası bir savaş için fırtına bulutlarının toplanmaya devam ettiğini gösteriyor.

Esasen emperyalist güçler arasında başka kimi güçleri kullanarak (vekalet savaşları) uzun bir süredir savaş sürdürülmektedir. Suriye’deki El-Kaide, IŞİD vb. Ukrayna’daki faşist militer gruplar da tıpkı Suriye’deki cihatçı katiller sürüsü gibi kullanılmaktadır. Bugünlerde Myanmar’da örgütlenen emperyalizm destekli PDF (Halk Savunma Gücü-The People’s Defence Force) de bu fırtına bulutlarının birer enstrümanlarıdır.

Emperyalist sermaye gruplarının kendi aralarında yaşadıkları çelişkiler giderek keskinleşmektedir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu