DünyaGüncel

Almanya Düsseldorf’ta kimyasal silah protestosu: Kimyasallar bu bölgede üretilmektedir

Avrupa’da yaşayan binlerce insan, kimyasal silah kullanımına karşı Düsseldorf’ta toplandı.

Türk devletinin Irak Kürdistan’ında, gerilla alanlarında kimyasal silah saldırıları Avrupa’daki Kürdistanlı kurum ve partiler ile Avrupa Demokratik Güç Birliği (ADGB) tarafından Almanya’nın Düsseldorf kentinde organize edilen bir yürüyüş ile protesto edildi. Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW), Birleşmiş Milletler (BM), NATO ve taraf devletlerin sessizliğinin de protesto edildiği yürüyüşe Avrupa’da yaşayan binlerce insan katıldı.

Düsseldorf’un DGB Haus (Zap) ve Rheinwiesen (Avaşin) parkında bir araya gelen kitle, kurum temsilcilerinin selamlama ve konuşmalarının ardından iki koldan yürüyüşe geçti. Kimyasal silah kullanımına karşı temsili kıyafetlerle yürüyüşe geçen kitle, kimyasal silah kullanımı sonucu şehit düşen 17 gerillanın fotoğraflarının bulunduğu pankartlar açtı. Türk ordusunun yasaklı silah kullanmasını lanetleyen dövizler taşıyan halk, sık sık ‘Zap, Avaşin, Metina’, ‚Bijî berxwedana gerilla’ ‘Terörist Turkei’, ‘Terörist Erdoğan ‘Jin jiyan azadi’, ‘Bijî Serok’ sloganları attı.

‘Türkiye bu suçu bile bile dünyanın gözü önünde işliyor’

ADGB adına yapılan konuşmada Türk devleti tarafından gerçekleştirilen katliamlar ve bu katliamlarda kullanılan kimyasal silahlara dikkat çekildi.

Açıklamasında, “Türk devleti daha kuruluş aşamasında Pontos Rumlarını “Siz hiç merak etmeyin Paşam. Bu Pontus Rumlarına öyle bir tütsü vereceğim ki, hepsi mağaralarda eşek arısı gibi boğulacak“ diyen Topal Osman eliyle Rumları kimyasal gazlarla katletmiştir.

Yıllara sair hazırlıktan sonra 1937 ve 38’de Dersim’e soykırımcı ordusunu sürerek, Kadim Dersim coğrafyasının tarihsel ve kültürel varlığı bir daha ayağa kalkmasın diye toptan kırıma uğratmak istediler. Türk devleti bu soykırımda da mağaralara saklanan masum halka karşı Alman menşeili zehirli gaz kullanacak kadar insanlıktan çıkmış, kadın, çoluk, çocuk demeden binlerce kişiyi zehirli gazlarla katletmişti” ifadelerini kaydeden ADGB, zehirli gazları, nükleer başlıklı bombaları kullanmanın insanlık ve savaş suçu olduğunu not düştü.

Türkiye’nin bu suçu bile bile dünyanın gözü önünde işlediğine değinen açıklama,  “Devlet yetkililerinin suçu itiraf eden beyanlarına rağmen, uluslararası sözleşmeler kapsamında bu suçu sorgulaması gerekenler kör, sağır ve dilsiz üç maymunları oynamaya devam ediyorlar.

Vicdanlı bilim insanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, “Emareler ciddidir, araştırılmalıdır,” dediği için tutuklandı. Devlet ve devletten beslenen düzen parti temsilcileri suçlu telaşı ile, TSK’ya iftira ediliyor diye insanları linç ediyor, hakikati karartma yoluna gidiyorlar.

Başta OPCW (Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü) olmak üzere uluslararası kurumlar derhal sorumluluklarının gereğini yerine getirmeli, gerekli inceleme ve araştırmayı yapmalı, suçu işleyenlere gerekli yaptırımlar yapılmalıdır. Aksi taktirde onlarda Türk Devleti’nin suç ortakları olur“ sözleri ile son buldu.

‘Türk devletinin Kürtlere karşı kimyasal silah kullanması, yenildiğinin göstergesidir’

Ardından ATİK adına konuşma yapan Süleyman Gürcan, Türk devletinin son zamanlarda yoğunlaşan saldırılarına vurgu yaparak, kimyasal silah kullanımına dikkat çekti.

Konuşmasında, son zamanda Türk devletinin yoğunlaşan saldırılarına karşı sürekli sokakta olduklarını aktaran Gürcan, “Eğer bir savaşta kimyasal silahlar kullanılıyorsa o savaş yenilginin göstergesidir. Bugün de faşist Türk devleti Kürtlere karşı kimyasal silah kullanması onun Kürtler karşısında yenildiğinin ifadesidir” dedi.

Düsseldorf’ta yürümenin bölgesel olarak önemli olduğunu belirten Gürcan, “Çünkü Türk devletinin geçmişten günümüze kadar kullandığı kimyasal silahlar Almanlar tarafından verilmiştir ve bu gazlar bu bölgede üretilmektedir. Bu gazlarla 1938’de Dersim’de insanlarımız katledildi. Bu gazlarla Halepçe’de insanlarımız katledildi.

Bu katliamlara karşı birlikte mücadelemizi daha da büyüteceğiz, ta ki faşizmi yenene kadar. ATİK adına hepinizi bir kez daha selamlıyorum! Kahrolsun faşizm yaşasın halkların kardeşliği“ sözleri ile konuşmasını sonlandırdı.

Çekilen halaylardan sonra iki koldan yürüyüşe geçen kalabalık kitle Rhein Parkı’ndaki (Metina) miting alanına kadar sloganlar eşliğinde yürüdü.

Kürdistanlı kurum ve partiler ile Avrupa Demokratik Güç Birliği (ADGB) temsilcilerinin sahneye çıkıp kitleyi selamlamasının ardından kurumlar adına hazırlanan açıklamalar okundu. Kürtçe hazırlanan açıklamayı Soranîce Lehçede Artin Mariwan okurken, Kurmanci Lehçesi ise Rıdvan Bilek tarafından okundu. Türkçe hazırlanan açıklama metni ise Hülya Yer tarafından okundu.

Yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Biliyoruz ki soykırımcı Türk devleti Neo Osmanlı devleti projesiyle 1920 yılında ilan ettikleri Misak-ı Milli topraklarını da kapsayan tüm Kürdistan ve bölgenin işgalini hedefliyor. Bunun için her tür kirli yöntemlerle tüm Kürdistan’da savaşı sürdürüyor. Özgürlük gerillası ve Kürdistan halkının direnişi sonucu başarısız olan Türk devleti tüm Kürdistan halkının kazanımlarını ve geleceğini yok etmek, Lozan’ın 100. yılında hayalini gerçekleştirmek için uluslararası hukuku ve sözleşmeleri hiçe sayarak kimyasal silah kullanarak sonuç almak istemektedir. Devam eden bu saldırılar ve işgal tüm Kurdistan coğrafyasına dönüktür ve Kürdistan coğrafyası bir bütün olarak soykırım kıskacındadır.  Kürtler yüzyıl önce örgütsüz, kurumsuz, savunmasız oldukları için egemenler Kürdistan’ı dörde parçaladı işgal ve ilhak politikaları ile yok edilmek istendi”

MLPD, Barış Akademisyeni Prof. Dr. Neşe Özgen, Alman Federal Meclisi üyesi ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyesi Andrej Hunko ve birçok kişinin daha söz aldığı konuşmaların ardından Hozan Cömert de sahne aldı.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu